"Cebrail Aleyhisselam, Adem Aleyhisselam'ın yanına gelip: 'Ben, sana, üç şey getirdim. Birisini seç al!' dedi.
Adem Aleyhisselam: 'Ey Cebrail! Nedir onlar?' diye sordu.
Cebrail Aleyhisselam: 'Akıl, Haya, Din!' dedi.
Adem Aleyhisselam: 'Akl'ı seçtim!' dedi.
Cebrail Aleyhisselam, haya ile dine:
'Akl'ı size tercih edip seçti. Siz, dönüp gidiniz!' dedi.
Onlar: 'Biz, her nerede olursa olsun, akıl ile birlikte bulunmakla emrolunduk!' dediler, aklın yanından ayrılmadılar..."
İnsanın hem mükellef kılınmasında, hem de onun ahirette ebedi bir cennet hayatını kazanabilmesinde veya cennet gibi bir nimete mazhar olmasında vesile kılınmış bulunan akıl, aynı zamanda ahiret hayatının kazanıldığı, yani, ahiretin tarlası hükmündeki şu dünya hayatı için de yine vazgeçilmesi mümkün olmayacak kadar kıymeti tartışılmaz bir lütuf, bir ihsan, kalpteki bir nurdur...
"Cebrail Aleyhisselam, Adem Aleyhisselam'ın yanına gelip: 'Ben, sana, üç şey getirdim. Birisini seç al!' dedi.
Adem Aleyhisselam: 'Ey Cebrail! Nedir onlar?' diye sordu.
Cebrail Aleyhisselam: 'Akıl, Haya, Din!' dedi.
Adem Aleyhisselam: 'Akl'ı seçtim!' dedi.
Cebrail Aleyhisselam, haya ile dine:
'Akl'ı size tercih edip seçti. Siz, dönüp gidiniz!' dedi.
Onlar: 'Biz, her nerede olursa olsun, akıl ile birlikte bulunmakla emrolunduk!' dediler, aklın yanından ayrılmadılar..."
İnsanın hem mükellef kılınmasında, hem de onun ahirette ebedi bir cennet hayatını kazanabilmesinde veya cennet gibi bir nimete mazhar olmasında vesile kılınmış bulunan akıl, aynı zamanda ahiret hayatının kazanıldığı, yani, ahiretin tarlası hükmündeki şu dünya hayatı için de yine vazgeçilmesi mümkün olmayacak kadar kıymeti tartışılmaz bir lütuf, bir ihsan, kalpteki bir nurdur...