Guénon bu kitabında, yerinin gayb alemi olduğunu söylediği bir “kutsal toprak”ın, aynı zamanda manevî bir hükümetin varlığı esasına dayalı bir “hükümdar”ın izini sürüyor. Dinlerde çeşitli anlatılar ve başlıklarla yer bulan bu hükümdar ve onun iktidar alanını, güçlü sezgileri ve zihinsel güçleri olan bir metafizikçi kimliğiyle ele alıyor.
Guénon, kitap boyunca takip ettiği yöntemi belki şu ifadelerle açığa vuruyor: “Bize göre, coğrafî vakıalar ve aynı zamanda tarihî vakıaların kendisi, her şey gibi bir sembolik değere sahiptir. Zaten öyle olması, onların bir vakıa olmaları gerçeğinden bir şey eksiltmez.”
Guénon bu kitabında, yerinin gayb alemi olduğunu söylediği bir “kutsal toprak”ın, aynı zamanda manevî bir hükümetin varlığı esasına dayalı bir “hükümdar”ın izini sürüyor. Dinlerde çeşitli anlatılar ve başlıklarla yer bulan bu hükümdar ve onun iktidar alanını, güçlü sezgileri ve zihinsel güçleri olan bir metafizikçi kimliğiyle ele alıyor.
Guénon, kitap boyunca takip ettiği yöntemi belki şu ifadelerle açığa vuruyor: “Bize göre, coğrafî vakıalar ve aynı zamanda tarihî vakıaların kendisi, her şey gibi bir sembolik değere sahiptir. Zaten öyle olması, onların bir vakıa olmaları gerçeğinden bir şey eksiltmez.”