Altı sene tıp eğitimi, zorunlu hizmeti, asistanlığı, uzmanlığı derken zaman da hızla akıp gitmektedir. Tam anlamıyla iyimser değil; ancak umudunu kaybetmemiş biridir Cevahir. Anadolu’nun ortasında, önüne çıkan bir koyun sürüsü karşısında durur. Arabadan inip sigarasını yakar. Sürünün geçmesini bekler. Çoban acele etmediği için küfrederek arabasına biner. Tam gaza bastığı anda, havlayarak yola fırlayan bir köpeğe çarpar…”
Anadolu Rüyası, yerel olanın içindeki evrenseli yakalama çabası güden; mizah, gözlem ve varoluşçu öğeleri birleştiren, modern hayatın içinden doğan bir öykü kitabı. F. Mert Erdoğan, hem tıp alanındaki deneyimlerini hem de edebî duyarlılığını bir araya getirerek gerçekle kurgu arasında belirsizleşen çizgide, hikâyecilikte yine içten ve özgün bir ses yakalamış.
Mehmet Akif Yarar
Altı sene tıp eğitimi, zorunlu hizmeti, asistanlığı, uzmanlığı derken zaman da hızla akıp gitmektedir. Tam anlamıyla iyimser değil; ancak umudunu kaybetmemiş biridir Cevahir. Anadolu’nun ortasında, önüne çıkan bir koyun sürüsü karşısında durur. Arabadan inip sigarasını yakar. Sürünün geçmesini bekler. Çoban acele etmediği için küfrederek arabasına biner. Tam gaza bastığı anda, havlayarak yola fırlayan bir köpeğe çarpar…”
Anadolu Rüyası, yerel olanın içindeki evrenseli yakalama çabası güden; mizah, gözlem ve varoluşçu öğeleri birleştiren, modern hayatın içinden doğan bir öykü kitabı. F. Mert Erdoğan, hem tıp alanındaki deneyimlerini hem de edebî duyarlılığını bir araya getirerek gerçekle kurgu arasında belirsizleşen çizgide, hikâyecilikte yine içten ve özgün bir ses yakalamış.
Mehmet Akif Yarar
