Bağdat’ın Altın Çağından Hikâyeler Abbâsî Saraylarından Bilgelik, Mizah ve İnsanlık Sahneleri

Stok Kodu:
9786059555777
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
136
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
Arabische Erzählungen aus der Zeit der Kalifen
%24 indirimli
190,00TL
144,40TL
Taksitli fiyat: 9 x 17,65TL
9786059555777
1395912
Bağdat’ın Altın Çağından Hikâyeler
Bağdat’ın Altın Çağından Hikâyeler Abbâsî Saraylarından Bilgelik, Mizah ve İnsanlık Sahneleri
144.40

Abbâsîler devrinde Bağdat, dünyanın kalbiydi. Saraylarda altın ve inci kadar söz de hüküm sürerdi. Halifeler, kadılar, şairler, cariyeler, sazendeler, hanendeler ve sıradan halk… Hepsi, bir medeniyetin aynı hikâyelerinde buluşurdu.
Eduard Sachau’nun Arapça kaynaklardan derleyip Almanca olarak 1920’de yayımladığı bu hikâyeler, bugün yeniden Türkçe'de hayat buluyor. Bağdat'ın Altın Çağından Hikâyeler, Abbâsî saraylarının gösterişli duvarları ardında saklı duran insanlığın sesini duyuruyor.
Bir halifenin öfkesine karşı duran cesur bir kadın, adalet arayan bir yoksul, sesiyle kalpleri titreten bir şarkıcı, hakikati gülümseyerek anlatan bir soytarı ve tahtında bile faniliği düşünen bir hükümdar… Her biri bize aynı hakikati fısıldıyor: “Zaman sultanları toprağa, ama iyiliği kalplere gömer.”
Bu kitap, sadece Doğu’nun altın çağını anlatmıyor; adaletin, merhametin ve bilgelikle yoğrulmuş bir insanlık mirasının izini sürüyor. Geçmişin aynasında bugünü görmek isteyenler için…

Abbâsîler devrinde Bağdat, dünyanın kalbiydi. Saraylarda altın ve inci kadar söz de hüküm sürerdi. Halifeler, kadılar, şairler, cariyeler, sazendeler, hanendeler ve sıradan halk… Hepsi, bir medeniyetin aynı hikâyelerinde buluşurdu.
Eduard Sachau’nun Arapça kaynaklardan derleyip Almanca olarak 1920’de yayımladığı bu hikâyeler, bugün yeniden Türkçe'de hayat buluyor. Bağdat'ın Altın Çağından Hikâyeler, Abbâsî saraylarının gösterişli duvarları ardında saklı duran insanlığın sesini duyuruyor.
Bir halifenin öfkesine karşı duran cesur bir kadın, adalet arayan bir yoksul, sesiyle kalpleri titreten bir şarkıcı, hakikati gülümseyerek anlatan bir soytarı ve tahtında bile faniliği düşünen bir hükümdar… Her biri bize aynı hakikati fısıldıyor: “Zaman sultanları toprağa, ama iyiliği kalplere gömer.”
Bu kitap, sadece Doğu’nun altın çağını anlatmıyor; adaletin, merhametin ve bilgelikle yoğrulmuş bir insanlık mirasının izini sürüyor. Geçmişin aynasında bugünü görmek isteyenler için…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat