Balıklarla İlgili Rivayet

Stok Kodu:
9789750866548
Boyut:
13x21
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
200,00TL
140,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 17,11TL
9789750866548
1386373
Balıklarla İlgili Rivayet
Balıklarla İlgili Rivayet
140.00

Balıklarla İlgili Rivayet romanında Faruk Duman okurunu, İncir Tarihi gibi, harikulade olaylarla dolu bir masal dünyasına sürüklüyor; daha doğrusu efsaneler diyarı İstanbul’un çok eski zamanlarına götürüyor. Bazen Binbir Gece’nin büyülü havasına sokuyor, bazen peygamber kıssalarındaki mucizeleri anımsatıyor, bazen Çelebi yazarların sıcaklığını duyuruyor, bazen halk masallarındaki dili yeniden kuruyor, bazen dünya klasiklerindeki heyecanlı serüvenleri yaşatıyor. Faruk Duman o sevilen, iksirli diliyle düşsel ve düşünsel bir yer ve zaman yaratıyor Balıklarla İlgili Rivayet’te tuhaf bir İstanbul masalı anlatıyor. 

İstanbul’un üzerinden büyük bir dev, bir dev sürüsü, sanki hunharca yıkıp yakarak geçmişti. Vah yazık vah, diye hayıflandı, ne de olsa İstanbul İstanbul’dur, böyle bir mamur mülke bunca eziyet ve de bunca insafsızlık edilir mi? Evleri yıkılsın. Evi dini dikilsin. Karaköyü’nün balçık suyundan yine sahile yosunlu küflü çamur akıyordu. Balçık sıçrıyordu. Denizin sırtında kabarcıklar çıkmıştı. Boğaz’ın ortasında, daha önce görmediği bir yükselti vardı. Sivri bir ada gibi yükseliyordu.

 

Balıklarla İlgili Rivayet romanında Faruk Duman okurunu, İncir Tarihi gibi, harikulade olaylarla dolu bir masal dünyasına sürüklüyor; daha doğrusu efsaneler diyarı İstanbul’un çok eski zamanlarına götürüyor. Bazen Binbir Gece’nin büyülü havasına sokuyor, bazen peygamber kıssalarındaki mucizeleri anımsatıyor, bazen Çelebi yazarların sıcaklığını duyuruyor, bazen halk masallarındaki dili yeniden kuruyor, bazen dünya klasiklerindeki heyecanlı serüvenleri yaşatıyor. Faruk Duman o sevilen, iksirli diliyle düşsel ve düşünsel bir yer ve zaman yaratıyor Balıklarla İlgili Rivayet’te tuhaf bir İstanbul masalı anlatıyor. 

İstanbul’un üzerinden büyük bir dev, bir dev sürüsü, sanki hunharca yıkıp yakarak geçmişti. Vah yazık vah, diye hayıflandı, ne de olsa İstanbul İstanbul’dur, böyle bir mamur mülke bunca eziyet ve de bunca insafsızlık edilir mi? Evleri yıkılsın. Evi dini dikilsin. Karaköyü’nün balçık suyundan yine sahile yosunlu küflü çamur akıyordu. Balçık sıçrıyordu. Denizin sırtında kabarcıklar çıkmıştı. Boğaz’ın ortasında, daha önce görmediği bir yükselti vardı. Sivri bir ada gibi yükseliyordu.

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat