Bir Hınç ve Şiddet Tarihi (Ciltli) Kıbrıs'ta Statü Kavgası ve Etnik Çatışma

Stok Kodu:
9786053994046
Boyut:
19x24
Sayfa Sayısı:
570
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-08
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
%25 indirimli
540,00TL
405,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 49,50TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 2-5 gündür.
9786053994046
1071150
Bir Hınç ve Şiddet Tarihi (Ciltli)
Bir Hınç ve Şiddet Tarihi (Ciltli) Kıbrıs'ta Statü Kavgası ve Etnik Çatışma
405.00

Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek bu çalışmasında ilk defa yayınlanan belgeler ve bulgular ışığında Kıbrıs'ta etnik ve siyasal şiddet olgusunu incelemekte, birlikte yaşayan, birbirlerinin düğününe, cenaze törenine katılan insanların etnik şiddetin baş göstermesiyle birlikte nasıl çatışan kamplara ayrıldıklarını, “Helenizm” ve “Türklük” adına tutuştukları kavgada nasıl nefret kokan “ölümcül kimlikler” edindiklerini değişik bir yöntemle ele almaktadır. Kızılyürek, yöntem olarak “etnik nefret” ve “etnik farklılık” temelinde yapılan primordialist okumaları reddederek iki toplum arasında var olan “amaç uyuşmazlığı” ve “statü kavgasına” dikkat çekmekte ve aslında etnik şiddeti tetikleyen en temel faktörlerin bunlar olduğunu ileri sürmektedir. Yazar, bu süreç içinde tarafların; hak ettiklerini düşündükleri “statüye erişme” veya kendilerini layık görmedikleri bir “statüden kurtulma” gayreti içine girdikleri için şiddete başvurduklarını savunmaktadır. Kıbrıslı Türklerle Rumların birlikte yaşadığı Bodamya'da doğan, halen Kıbrıs Üniversitesi'nde (Güney Kıbrıs) öğretim üyesi olan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, buradan hareketle, statü çatışmasını belirleyen öfke, kızgınlık, nefret ve hınç gibi duyguları da incelerken, bunlar arasında hınç duygusuna ayrı bir önem atfetmektedir. Kolonyal politikalar, dış müdahaleler ve anavatanların irredantist milliyetçiliklerinin teşvik ve tahrik ettiği etnik çatışma ortamında etnik farklılıkların derinleşip, etnik referansların hayatın bütün alanlarına nasıl yayıldığını gösteren yazar, “sosyal” olanın “nasyonal” olanda eridiğine işaret ederken, bu kutuplaşma ve şiddet ortamında cemaatlerin yeniden kurulduğunu, sınırları ile kimliklerinin yeniden tanımlandığına dikkat çekiyor. Bunun yanısıra Kızılyürek, “disiplin edici” bir uygulama olarak toplum-içi siyasal şiddet olgusuna, etnik şiddete paralel olarak uygulanan siyasal şiddete, “faili meçhul” cinayetlere dikkat çekerken, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarında anti-komünist örgütlerin işlediği cinayetleri de ayrıntılarına inerek irdeliyor.

Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek bu çalışmasında ilk defa yayınlanan belgeler ve bulgular ışığında Kıbrıs'ta etnik ve siyasal şiddet olgusunu incelemekte, birlikte yaşayan, birbirlerinin düğününe, cenaze törenine katılan insanların etnik şiddetin baş göstermesiyle birlikte nasıl çatışan kamplara ayrıldıklarını, “Helenizm” ve “Türklük” adına tutuştukları kavgada nasıl nefret kokan “ölümcül kimlikler” edindiklerini değişik bir yöntemle ele almaktadır. Kızılyürek, yöntem olarak “etnik nefret” ve “etnik farklılık” temelinde yapılan primordialist okumaları reddederek iki toplum arasında var olan “amaç uyuşmazlığı” ve “statü kavgasına” dikkat çekmekte ve aslında etnik şiddeti tetikleyen en temel faktörlerin bunlar olduğunu ileri sürmektedir. Yazar, bu süreç içinde tarafların; hak ettiklerini düşündükleri “statüye erişme” veya kendilerini layık görmedikleri bir “statüden kurtulma” gayreti içine girdikleri için şiddete başvurduklarını savunmaktadır. Kıbrıslı Türklerle Rumların birlikte yaşadığı Bodamya'da doğan, halen Kıbrıs Üniversitesi'nde (Güney Kıbrıs) öğretim üyesi olan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, buradan hareketle, statü çatışmasını belirleyen öfke, kızgınlık, nefret ve hınç gibi duyguları da incelerken, bunlar arasında hınç duygusuna ayrı bir önem atfetmektedir. Kolonyal politikalar, dış müdahaleler ve anavatanların irredantist milliyetçiliklerinin teşvik ve tahrik ettiği etnik çatışma ortamında etnik farklılıkların derinleşip, etnik referansların hayatın bütün alanlarına nasıl yayıldığını gösteren yazar, “sosyal” olanın “nasyonal” olanda eridiğine işaret ederken, bu kutuplaşma ve şiddet ortamında cemaatlerin yeniden kurulduğunu, sınırları ile kimliklerinin yeniden tanımlandığına dikkat çekiyor. Bunun yanısıra Kızılyürek, “disiplin edici” bir uygulama olarak toplum-içi siyasal şiddet olgusuna, etnik şiddete paralel olarak uygulanan siyasal şiddete, “faili meçhul” cinayetlere dikkat çekerken, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarında anti-komünist örgütlerin işlediği cinayetleri de ayrıntılarına inerek irdeliyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat