Boşluklar Avundukça Büyür

Stok Kodu:
9786051434520
Boyut:
13.5x19.5
Sayfa Sayısı:
140
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
100,00TL
80,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 9,78TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786051434520
1250353
Boşluklar Avundukça Büyür
Boşluklar Avundukça Büyür
80.00

“Deniz telaşsız uykuda. Kışkırtmak geçiyor içimden. Alıp koca bir taşı fırlatıyorum.  Ölü bir kanat düşüyor önüme. İnsan boşlukta ölür mü? diyor denizdeki Sardalya. İnce bir keman ağlıyor içimde. Gün topladıklarıyla batıya dönerken karşı kıyıdan el ediyor Kazdağları, Sutüven, bulamadıklarıma içli içli ağlıyor.”

Melek Şahin Kayaş, Boşluklar Avundukça Büyür’de avundukça büyüyen boşlukları, karanlık bir rüyadan uyanışları ve sabahın serin esintisinde bahçe duvarlarından taşan begonvilleri dile getiriyor. Bütün kafesleri açıp kuşları gagasından öpüyor. “Sen ne yaptın,” diye bağıranlara “Dünya kafeste değil.  Kanadı varsa uçmalı,” diyor.

Dışarının soğuğunda soba üstünde fokurdayan bir çaydanlık, naftalin kokan eski bir sandık.  Yalnızlığın bir tür çelişkiye dönüştüğü öyküler anlatıyor bizlere.

“Zaman durmalı burada. Zaman hiçbir ayrıntıyı atlamadan durmalı. Yaşananlardan kaçmamalı, yaşanacakları sımsıkı tutmalı, onlara sahip çıkmalı.  Şu kendinden geçen küçük sehpa. Daha önce de burada mıydı acaba? Değilse… Kim bilir, nereden sökülüp alındı da getirildi buraya? Şimdi onun ağzından dökülüyor olsaydı her şey, böyle eğreti kalır mıydım kendime?”

“Deniz telaşsız uykuda. Kışkırtmak geçiyor içimden. Alıp koca bir taşı fırlatıyorum.  Ölü bir kanat düşüyor önüme. İnsan boşlukta ölür mü? diyor denizdeki Sardalya. İnce bir keman ağlıyor içimde. Gün topladıklarıyla batıya dönerken karşı kıyıdan el ediyor Kazdağları, Sutüven, bulamadıklarıma içli içli ağlıyor.”

Melek Şahin Kayaş, Boşluklar Avundukça Büyür’de avundukça büyüyen boşlukları, karanlık bir rüyadan uyanışları ve sabahın serin esintisinde bahçe duvarlarından taşan begonvilleri dile getiriyor. Bütün kafesleri açıp kuşları gagasından öpüyor. “Sen ne yaptın,” diye bağıranlara “Dünya kafeste değil.  Kanadı varsa uçmalı,” diyor.

Dışarının soğuğunda soba üstünde fokurdayan bir çaydanlık, naftalin kokan eski bir sandık.  Yalnızlığın bir tür çelişkiye dönüştüğü öyküler anlatıyor bizlere.

“Zaman durmalı burada. Zaman hiçbir ayrıntıyı atlamadan durmalı. Yaşananlardan kaçmamalı, yaşanacakları sımsıkı tutmalı, onlara sahip çıkmalı.  Şu kendinden geçen küçük sehpa. Daha önce de burada mıydı acaba? Değilse… Kim bilir, nereden sökülüp alındı da getirildi buraya? Şimdi onun ağzından dökülüyor olsaydı her şey, böyle eğreti kalır mıydım kendime?”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat