Bozkırdaki Kıvılcım - Arife Köyü (Ciltli)

Stok Kodu:
9786257306232
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
152
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-04
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
%20 indirimli
75,00TL
60,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 7,33TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257306232
919235
Bozkırdaki Kıvılcım - Arife Köyü (Ciltli)
Bozkırdaki Kıvılcım - Arife Köyü (Ciltli)
60.00

Adalet ve liyakat, devleti devlet yapan iki önemli unsurdur. Adil olabilmek; bilgili, eğitimli ve donanımlı olmayı gerektirir. Cahilden her şeyi bekleyebilirsin kötülükten yana, ne istersen o çıkar! Ama ne yaparsan yap, adalet bekleme! Oradan adalet çıkmaz. Zorba çıkar, despot çıkar, kural tanımaz çıkar. Liyakat sahibi olmayanlara, devlet gibi düzenli işlemesi gereken bir saat teslim edilirse; o saat arızalanır. O devlet batar. Halk batar... Osmanlı devletinde, Yavuz Selim ile birlikte Türklük kavramı özü itibarı ile Arap milliyetçiliği etkisinde kalarak ikinci dil ve milliyet unsuru olarak algılanır olmuştur. Ne acıdır ki Türk dili bırakılmış, onun yerine Arapça, Farsça, Türkçe karışımı Osmanlıca adı altında uyduruk bir dil yaratılarak, saray dili olarak hâkim kılınmıştır. Türkçe konuşanlar kenarda, köşede, dağda, bayırda yaşayan Türkmen Yörük aşiretleridir. Onlar da anadillerini devam ettirdikleri için horlanır, aşağılanır ve küçümsenir olmuşlardır. Türkmenler her türlü dayatmaya karşın kendilerince önemli olan iki hususta asla ödün vermemişlerdir. Bunlardan birincisi dil... İkinci ödün verilmeyen husus ise İslam'ın inanç boyutudur...

Adalet ve liyakat, devleti devlet yapan iki önemli unsurdur. Adil olabilmek; bilgili, eğitimli ve donanımlı olmayı gerektirir. Cahilden her şeyi bekleyebilirsin kötülükten yana, ne istersen o çıkar! Ama ne yaparsan yap, adalet bekleme! Oradan adalet çıkmaz. Zorba çıkar, despot çıkar, kural tanımaz çıkar. Liyakat sahibi olmayanlara, devlet gibi düzenli işlemesi gereken bir saat teslim edilirse; o saat arızalanır. O devlet batar. Halk batar... Osmanlı devletinde, Yavuz Selim ile birlikte Türklük kavramı özü itibarı ile Arap milliyetçiliği etkisinde kalarak ikinci dil ve milliyet unsuru olarak algılanır olmuştur. Ne acıdır ki Türk dili bırakılmış, onun yerine Arapça, Farsça, Türkçe karışımı Osmanlıca adı altında uyduruk bir dil yaratılarak, saray dili olarak hâkim kılınmıştır. Türkçe konuşanlar kenarda, köşede, dağda, bayırda yaşayan Türkmen Yörük aşiretleridir. Onlar da anadillerini devam ettirdikleri için horlanır, aşağılanır ve küçümsenir olmuşlardır. Türkmenler her türlü dayatmaya karşın kendilerince önemli olan iki hususta asla ödün vermemişlerdir. Bunlardan birincisi dil... İkinci ödün verilmeyen husus ise İslam'ın inanç boyutudur...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat