"Cân-ı candır Hazret-i Ahmed Muhammed Mustafa Tende hem rûh-i revânımdır Aliyyü'l Murtazâ" Resulullah'tan evvel zuhura gelmiş şu mevcudattan muradın ‘Ruh-i Muhammedî' olduğunu anlatan, Ken'an Rifai'nin bu dizeleri kitabın özünü vermektedir. Bilgelik dünyamızın seçkin sîmâsı Saygıdeğer Cemâlnur Sargut hanımefendinin irfan ve aşk aynasına yansıyan Hakîkat-ı Muhammediyye'nin en kapsamlı ifadesinin bir örneğini şu an elinizde tutuyorsunuz. Kitap; ‘Kenz-i mahfi...' (gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim), ‘men aref...' (Nefsini bilen Rabbini bilir) ve ‘Levlake...' (Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım) sırlarına, Rahmet Peygamberi'nin (s.a.v.) mübarek şemailine, şerîf isimlerine, azîz hâtıralarına, emin oluşuna, İlâhi Hakîkat'i Zat düzeyinde, cemü'l-cem makâmında idrak edişine, ekmel düzeydeki ahlâkına, tecelligâh olarak kalbine, kâmil olarak ekmel olana katılışına, evliliklerine, şefkatine, ref'etine, ilmine, irfânına, aşkına, sadakaların en büyüğünden olarak bizatihi kendini tasadduk edişine, hicretine, Kâbe'sine, vedasına, hutbesine yapılan soluk kesici bir gezi imkânı vermektedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'in (s.a.v.) ‘sıradan bir elçi' olmadığını, Allah ism-i camiinin, yani Zati Hakikat'in en kamil tecelligâhı bulunduğunu bize, kusursuz biçimde anlatan Sargut'a teşekkür borçluyuz. -Sadık Yalsızuçanlar-
"Cân-ı candır Hazret-i Ahmed Muhammed Mustafa Tende hem rûh-i revânımdır Aliyyü'l Murtazâ" Resulullah'tan evvel zuhura gelmiş şu mevcudattan muradın ‘Ruh-i Muhammedî' olduğunu anlatan, Ken'an Rifai'nin bu dizeleri kitabın özünü vermektedir. Bilgelik dünyamızın seçkin sîmâsı Saygıdeğer Cemâlnur Sargut hanımefendinin irfan ve aşk aynasına yansıyan Hakîkat-ı Muhammediyye'nin en kapsamlı ifadesinin bir örneğini şu an elinizde tutuyorsunuz. Kitap; ‘Kenz-i mahfi...' (gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim), ‘men aref...' (Nefsini bilen Rabbini bilir) ve ‘Levlake...' (Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım) sırlarına, Rahmet Peygamberi'nin (s.a.v.) mübarek şemailine, şerîf isimlerine, azîz hâtıralarına, emin oluşuna, İlâhi Hakîkat'i Zat düzeyinde, cemü'l-cem makâmında idrak edişine, ekmel düzeydeki ahlâkına, tecelligâh olarak kalbine, kâmil olarak ekmel olana katılışına, evliliklerine, şefkatine, ref'etine, ilmine, irfânına, aşkına, sadakaların en büyüğünden olarak bizatihi kendini tasadduk edişine, hicretine, Kâbe'sine, vedasına, hutbesine yapılan soluk kesici bir gezi imkânı vermektedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'in (s.a.v.) ‘sıradan bir elçi' olmadığını, Allah ism-i camiinin, yani Zati Hakikat'in en kamil tecelligâhı bulunduğunu bize, kusursuz biçimde anlatan Sargut'a teşekkür borçluyuz. -Sadık Yalsızuçanlar-