Devlet ve Tabiat Biyoteknolojik Çağında İnsan Hakları

Stok Kodu:
9786058669932
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
464
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%25 indirimli
120,00TL
90,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 11,00TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786058669932
1121896
Devlet ve Tabiat
Devlet ve Tabiat Biyoteknolojik Çağında İnsan Hakları
90.00

1953 yılında DNA yapısının keşfinden bugüne kadarki süreçte radikal bir dönüşüm geçiren biyoloji araştırmaları, bilgi birikimini biyoteknoloji kulvarına taşıyarak insan yaşamını da aşan bir şekilde doğayı değiştirme cüretini kendinde bulmuştur. Ancak konu bu alanda "hayal satmaya" gelince elbette bu işin uzmanları herkesten önce devreye girmektedir. Sermaye ve medya, biyo teknolojinin gücünü gerçeğin ötesine taşıyarak kamuoyu beklentisini diri tutmayı başarmıştır. Biyoteknolojinin hayaller kadar kabusları da beslemesi kuşkusuz temelsiz değildir. Geçmişin ırkçı karanlığı bu konuda endişelenmek için yeterli bir nedendir. Biyoteknolojik bir geleceğe dair tartışmaların arka planına bakan bu kitap, canlı hücreleri üzerine yapılan teknolojik araştırmaların sonuçlarını insan hakları boyutuyla ele almaktadır. Burada öne çıkan unsur, insan hakları hukukunun gelecekteki muhtemel sonuçlara hazırlıklı olup olmadığıdır. Biyo teknoloji konusunu cennet ya da cehennem tasvirlerine oturtan bazı yaklaşımlara mesafeli olan bu kitabın temel amacı, insan hakları hattındaki genel manzarayı çizmektir. İktidarın doğaya yüzyıllardır hükmetme çabasına, piyasa rasyonalitesinin de dahil olması konuyu bulanıklaştırmaktadır. Biyoteknolojinin getireceği asıl büyük sorun, mevcut iktidar kurgusunu derinleştirmesidir. Bu sayede devlet ve piyasa ilişkileri, ideolojik olarak biyolojiyle harmanlanabilecektir. Artık eşitsizlik bu yapının "doğal" harcıdır.

 

1953 yılında DNA yapısının keşfinden bugüne kadarki süreçte radikal bir dönüşüm geçiren biyoloji araştırmaları, bilgi birikimini biyoteknoloji kulvarına taşıyarak insan yaşamını da aşan bir şekilde doğayı değiştirme cüretini kendinde bulmuştur. Ancak konu bu alanda "hayal satmaya" gelince elbette bu işin uzmanları herkesten önce devreye girmektedir. Sermaye ve medya, biyo teknolojinin gücünü gerçeğin ötesine taşıyarak kamuoyu beklentisini diri tutmayı başarmıştır. Biyoteknolojinin hayaller kadar kabusları da beslemesi kuşkusuz temelsiz değildir. Geçmişin ırkçı karanlığı bu konuda endişelenmek için yeterli bir nedendir. Biyoteknolojik bir geleceğe dair tartışmaların arka planına bakan bu kitap, canlı hücreleri üzerine yapılan teknolojik araştırmaların sonuçlarını insan hakları boyutuyla ele almaktadır. Burada öne çıkan unsur, insan hakları hukukunun gelecekteki muhtemel sonuçlara hazırlıklı olup olmadığıdır. Biyo teknoloji konusunu cennet ya da cehennem tasvirlerine oturtan bazı yaklaşımlara mesafeli olan bu kitabın temel amacı, insan hakları hattındaki genel manzarayı çizmektir. İktidarın doğaya yüzyıllardır hükmetme çabasına, piyasa rasyonalitesinin de dahil olması konuyu bulanıklaştırmaktadır. Biyoteknolojinin getireceği asıl büyük sorun, mevcut iktidar kurgusunu derinleştirmesidir. Bu sayede devlet ve piyasa ilişkileri, ideolojik olarak biyolojiyle harmanlanabilecektir. Artık eşitsizlik bu yapının "doğal" harcıdır.

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat