Durgun Don - 2. Cilt

Stok Kodu:
9786051722474
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
384
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2021-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
Tihiy Don
%20 indirimli
190,00TL
152,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 18,58TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786051722474
1185521
Durgun Don - 2. Cilt
Durgun Don - 2. Cilt
152.00

Rus ve dünya edebiyatının başyapıtlarından Durgun Don’da Mihail Şolohov, devrim öncesi ve sonrasındaki Rus yaşamını, özellikle de feodal değerlere ve çara bağlılığını sürdüren Kazakları betimlerken, anlatısını tarihsel belgeler üzerine kurar.

Ancak yazarına Nobel ödülünü getiren bu büyük yapıt, kesinlikle bir “belge-roman” değildir. Şolohov, tarihsel olayları nesnel bir biçimde aktarırken çok canlı portreler çizmiş, yaşadıkları toprakların ve dönemin özelliklerini yansıtan güçlü karakterler geliştirerek, birey ve toplum ilişkilerini yoğun bir dikkatle irdelemiştir.

Romanın sayfaları ilerledikçe anlarız ki, karşı safta olanlara yapay olarak yaratılmış bir düşmanlık besleyen Kazaklar, aslında değişen bir dünyanın içinde yaşadıklarının da ayrımındadırlar.

Bu büyük eser Türkçeye, üç çevirmenimizin ortak ve yoğun emeğinin bir ürünü olarak kazandırıldı. Mete Ergin ve Gani Yener’in birlikte yaptığı çeviriyi Hasan Âli Ediz Rusça aslıyla karşılaştırdı. Okurlar, Rus halk edebiyatı ile Rus klasik edebiyatını kaynaştıran Şolohov’un parlak edebî biçemini bu titiz çeviriden zevkle takip edecekler...

“Eskiden Ataman Alayında askerliğini bitiren Kazakları evlerine gönderirken donatırlarmış. Kazaklar sandıklarını, atlarını, eşyalarını trene yüklermiş. Tren yola çıkar, tam Voronej’e gelince, hattın Don’u ilk geçtiği yerde, makinist ağırlaştırırmış treni... Tren köprüye varır varmaz... Vay babam vay! Görülecek şey! Kazaklar hepten çılgına dönermiş: ‘Don! Don! Durgun Don! Babamız, Don’umuz! Hurra!’ Ve pencerelerden dışarıya, köprünün üstünden suya kasketler, eski gömlekler, pantolonlar, mintanlar, daha Allah bilir neler uçarmış! Askerden dönüşleri şerefine Don’a hediyeler verirlermiş. Bazen öyle olurmuş ki, suya baktığında, Ataman Alayının mavi kasketlerini kuğular ya da çiçekler gibi yüzer görürmüşsün... Çok eski bir görenekmiş bu.”

Rus ve dünya edebiyatının başyapıtlarından Durgun Don’da Mihail Şolohov, devrim öncesi ve sonrasındaki Rus yaşamını, özellikle de feodal değerlere ve çara bağlılığını sürdüren Kazakları betimlerken, anlatısını tarihsel belgeler üzerine kurar.

Ancak yazarına Nobel ödülünü getiren bu büyük yapıt, kesinlikle bir “belge-roman” değildir. Şolohov, tarihsel olayları nesnel bir biçimde aktarırken çok canlı portreler çizmiş, yaşadıkları toprakların ve dönemin özelliklerini yansıtan güçlü karakterler geliştirerek, birey ve toplum ilişkilerini yoğun bir dikkatle irdelemiştir.

Romanın sayfaları ilerledikçe anlarız ki, karşı safta olanlara yapay olarak yaratılmış bir düşmanlık besleyen Kazaklar, aslında değişen bir dünyanın içinde yaşadıklarının da ayrımındadırlar.

Bu büyük eser Türkçeye, üç çevirmenimizin ortak ve yoğun emeğinin bir ürünü olarak kazandırıldı. Mete Ergin ve Gani Yener’in birlikte yaptığı çeviriyi Hasan Âli Ediz Rusça aslıyla karşılaştırdı. Okurlar, Rus halk edebiyatı ile Rus klasik edebiyatını kaynaştıran Şolohov’un parlak edebî biçemini bu titiz çeviriden zevkle takip edecekler...

“Eskiden Ataman Alayında askerliğini bitiren Kazakları evlerine gönderirken donatırlarmış. Kazaklar sandıklarını, atlarını, eşyalarını trene yüklermiş. Tren yola çıkar, tam Voronej’e gelince, hattın Don’u ilk geçtiği yerde, makinist ağırlaştırırmış treni... Tren köprüye varır varmaz... Vay babam vay! Görülecek şey! Kazaklar hepten çılgına dönermiş: ‘Don! Don! Durgun Don! Babamız, Don’umuz! Hurra!’ Ve pencerelerden dışarıya, köprünün üstünden suya kasketler, eski gömlekler, pantolonlar, mintanlar, daha Allah bilir neler uçarmış! Askerden dönüşleri şerefine Don’a hediyeler verirlermiş. Bazen öyle olurmuş ki, suya baktığında, Ataman Alayının mavi kasketlerini kuğular ya da çiçekler gibi yüzer görürmüşsün... Çok eski bir görenekmiş bu.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat