Flaubert’in Papağanı

Stok Kodu:
9789755392325
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
224
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2023-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
Flaubert's Parrot
%30 indirimli
156,00TL
109,20TL
Taksitli fiyat: 9 x 13,35TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789755392325
1008186
Flaubert’in Papağanı
Flaubert’in Papağanı
109.20

İngiliz edebiyatının önde gelen yazarları arasında Julian Barnes’a ayrıcalıklı bir ün kazandırmış olan Flaubert’in Papağanı, hiç kuşku yok ki, yaşam ve sanat diyalektiği üzerine günümüze değin kaleme alınmış en özgün ve çarpıcı yapıtlardan biri. Romanın özgünlüğü, öncelikle, derinlikli bir insan kavrayışını son derece yenilikçi bir estetik kurgu içinde ortaya koyabilmiş olmasında yatıyor. Julian Barnes, bir “deneme-roman” olarak da nitelendirilebilecek bu yapıtında, o tümüyle kendine özgü ironik üslubuyla bizlere, Yaşam dediğimiz o gizemli şeyin binbir türlü ayrıntısından, Sanat’ın karşı koyulmaz çekiminden ve sınırlarından, Gerçek’in kendini saklayan yüzlerinden ve daha nice şeyden söz ediyor.

Romanın ana öyküsünü; dünya görüşü, sanatı, aşkları, yolculukları ve zengin bir çeşitlilik gösteren ilginç yaşantısıyla XIX. yüzyılın ünlü Fransız romancısı Gustave Flaubert’in başından geçenler oluşturuyor. Bunun yanı sıra romanda, bu öyküye koşut olarak anlatılan ve gizi ancak satır aralarında verilen bir başka öykü daha var: Roman kahramanı Geoffrey Braithwaite’in, artık hayatta olmayan karısı Ellen’ın gizli yaşantısının damgasını taşıyan öyküsü. Farklı yüzyıllara ait bu iki öykü, anlatı boyunca inceden inceye birbirlerine sürekli eklemleniyor ve roman kahramanı Braithwaite’in kişisel yaşamı ile edebiyat tarihine “Gerçekliğin” babası adıyla geçmiş olan Gustave Flaubert’in yaşamı arasında yüzyıllar ötesinde anlamlı bir köprü kuruyor. Flaubert uzmanı, emekli doktor Geoffrey Braithwaite, her ikisi de yazara ait olduğu ileri sürülen iki papağanın peşine düşüyor. Acaba bunlardan hangisi sahte, hangisi “gerçek” papağan? Peki ya sonuç? Sonuç, belki de, “Gerçek”in, dedektif romanlarında foyası ortaya çıkarılan katil gibi bir şey olmadığı... Ya da, herkesin ancak “kendi” okumalarıyla bu gize bir yanıt bulabilecek olması...

“1984’te İngiltere’de yayımlanmış olan en iyi roman.”

- John Fowles

“Keyif verici ve zenginleştirici... Bir edebiyat şöleni!”

- Joseph Heller

İngiliz edebiyatının önde gelen yazarları arasında Julian Barnes’a ayrıcalıklı bir ün kazandırmış olan Flaubert’in Papağanı, hiç kuşku yok ki, yaşam ve sanat diyalektiği üzerine günümüze değin kaleme alınmış en özgün ve çarpıcı yapıtlardan biri. Romanın özgünlüğü, öncelikle, derinlikli bir insan kavrayışını son derece yenilikçi bir estetik kurgu içinde ortaya koyabilmiş olmasında yatıyor. Julian Barnes, bir “deneme-roman” olarak da nitelendirilebilecek bu yapıtında, o tümüyle kendine özgü ironik üslubuyla bizlere, Yaşam dediğimiz o gizemli şeyin binbir türlü ayrıntısından, Sanat’ın karşı koyulmaz çekiminden ve sınırlarından, Gerçek’in kendini saklayan yüzlerinden ve daha nice şeyden söz ediyor.

Romanın ana öyküsünü; dünya görüşü, sanatı, aşkları, yolculukları ve zengin bir çeşitlilik gösteren ilginç yaşantısıyla XIX. yüzyılın ünlü Fransız romancısı Gustave Flaubert’in başından geçenler oluşturuyor. Bunun yanı sıra romanda, bu öyküye koşut olarak anlatılan ve gizi ancak satır aralarında verilen bir başka öykü daha var: Roman kahramanı Geoffrey Braithwaite’in, artık hayatta olmayan karısı Ellen’ın gizli yaşantısının damgasını taşıyan öyküsü. Farklı yüzyıllara ait bu iki öykü, anlatı boyunca inceden inceye birbirlerine sürekli eklemleniyor ve roman kahramanı Braithwaite’in kişisel yaşamı ile edebiyat tarihine “Gerçekliğin” babası adıyla geçmiş olan Gustave Flaubert’in yaşamı arasında yüzyıllar ötesinde anlamlı bir köprü kuruyor. Flaubert uzmanı, emekli doktor Geoffrey Braithwaite, her ikisi de yazara ait olduğu ileri sürülen iki papağanın peşine düşüyor. Acaba bunlardan hangisi sahte, hangisi “gerçek” papağan? Peki ya sonuç? Sonuç, belki de, “Gerçek”in, dedektif romanlarında foyası ortaya çıkarılan katil gibi bir şey olmadığı... Ya da, herkesin ancak “kendi” okumalarıyla bu gize bir yanıt bulabilecek olması...

“1984’te İngiltere’de yayımlanmış olan en iyi roman.”

- John Fowles

“Keyif verici ve zenginleştirici... Bir edebiyat şöleni!”

- Joseph Heller

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat