Gerilimli Değişim Türkiye’de Modernlik, Mimarlık ve Siyasal İktidar

Stok Kodu:
9786053164302
Boyut:
13x21
Sayfa Sayısı:
360
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
445,00TL
311,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 38,07TL
9786053164302
1391077
Gerilimli Değişim
Gerilimli Değişim Türkiye’de Modernlik, Mimarlık ve Siyasal İktidar
311.50

Toplumsal ve kültürel değişimler her yerde gerilim üretir. O güne kadar alışılagelmiş olan pratiklerin, düşüncelerin, hatta duyguların eskisi gibi olma imkanlarını ortadan kaldırır. Yeni olanlar toplumsal ve kişisel ölçekte tereddütler uyandırır, endişeler yaratır. Mimarlık alanında da böyle olur. Değişimle barışmak, onu olağanlaştırmak, gerilimleri düşürmek gerekir. Burada ele alınan tüm değişimler bunu başarmak için inşa edilen en geniş anlamıyla mimari içerikli politikalardır. Hepsi mimarlığın değişen yürütülüş ve toplumsal algılanışına ilişkindir. Toplum tarafından üretilirler, ama toplum kendi varettiklerinin olağanlığından daima kuşku duyar. Onları olağanlaştıracak veya katlanılır kılacak araçlar da yaratır. 

Türkiye’de bu araçların başında değişim iradesini devlete/siyasal iktidara atfetme alışkanlığı ve ısrarı gelir. Mimarlığın ve modernliğin inşasında devletin/siyasal iktidarın tek sorumlu olduğunda temellenen bu tarihsel kavrayışın Türkiye’de Ortaçağ’a uzanan bir geçmişi var. Devleti her alanda olduğu gibi mimarlıkta da “kadir-i mutlak” sayma inancı şeklinde dışavurulur. Modernleşme dönemindeyse devletin gidilmesi gereken değişim/ dönüşüm doğrultusunu herkesten önce fark ettiği, uyruklarına öncülük ettiği, hatta toplumun önünde koştuğu sanılır. Kimi dönemlerdeyse aynı ufuk açıcı iktidarı kullanamadığı saptamaları yapılır. Suçlu da, müsebbip de odur. Burada bu naif ideolojik saplantının tartışılması amaçlanıyor. Devlet toplumsal aktörlerden yalnızca biridir. Toplumsa devletin elindeki bir ideolojik sünger değildir; mimarlık hiç değildir. Dolayısıyla, bu kitap o alandaki değişimlerin devlet-dışı aktörler tarafından yaratıldığı fikrini, mimarın mesleki kimliğinden, mimarlık tarihi yazımına, toplumsal mimarlık kavrayışına dek uzanarak irdelemeyi deniyor.

 

Toplumsal ve kültürel değişimler her yerde gerilim üretir. O güne kadar alışılagelmiş olan pratiklerin, düşüncelerin, hatta duyguların eskisi gibi olma imkanlarını ortadan kaldırır. Yeni olanlar toplumsal ve kişisel ölçekte tereddütler uyandırır, endişeler yaratır. Mimarlık alanında da böyle olur. Değişimle barışmak, onu olağanlaştırmak, gerilimleri düşürmek gerekir. Burada ele alınan tüm değişimler bunu başarmak için inşa edilen en geniş anlamıyla mimari içerikli politikalardır. Hepsi mimarlığın değişen yürütülüş ve toplumsal algılanışına ilişkindir. Toplum tarafından üretilirler, ama toplum kendi varettiklerinin olağanlığından daima kuşku duyar. Onları olağanlaştıracak veya katlanılır kılacak araçlar da yaratır. 

Türkiye’de bu araçların başında değişim iradesini devlete/siyasal iktidara atfetme alışkanlığı ve ısrarı gelir. Mimarlığın ve modernliğin inşasında devletin/siyasal iktidarın tek sorumlu olduğunda temellenen bu tarihsel kavrayışın Türkiye’de Ortaçağ’a uzanan bir geçmişi var. Devleti her alanda olduğu gibi mimarlıkta da “kadir-i mutlak” sayma inancı şeklinde dışavurulur. Modernleşme dönemindeyse devletin gidilmesi gereken değişim/ dönüşüm doğrultusunu herkesten önce fark ettiği, uyruklarına öncülük ettiği, hatta toplumun önünde koştuğu sanılır. Kimi dönemlerdeyse aynı ufuk açıcı iktidarı kullanamadığı saptamaları yapılır. Suçlu da, müsebbip de odur. Burada bu naif ideolojik saplantının tartışılması amaçlanıyor. Devlet toplumsal aktörlerden yalnızca biridir. Toplumsa devletin elindeki bir ideolojik sünger değildir; mimarlık hiç değildir. Dolayısıyla, bu kitap o alandaki değişimlerin devlet-dışı aktörler tarafından yaratıldığı fikrini, mimarın mesleki kimliğinden, mimarlık tarihi yazımına, toplumsal mimarlık kavrayışına dek uzanarak irdelemeyi deniyor.

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat