"Bu kitapta yer alan yazılar, bir bakıma hem tarihe tanıklık eden, hem de tarihyazımının bizatihi içinde olan yazarın düşünsel seyrini de okuyuculara sunmaktadır. Bu seyir, aynı zamanda sistemin ‘yoğun sorunları bulunan bir demokratik hukuk devleti‘ olarak tanımlanmasından başlayıp, fark ettikçe 1945 sonrasında tasfiye olmuş Avrupa faşizmlerinin, Anadolu topraklarında daha rafine ve daha az yıkıcı biçimde varlığını devam ettirmesinden başka bir şey olmadığını görme seyridir. Temel esasları itibariyle 1930‘ların yeniden inşası olan 27 Mayıs 1960 darbesinin ürettiği referansların anti-siyaset ve anti-özgürlük içerikleri, gülen maskeleri çıkarıldıkça, daha iyi görülebiliyor, Güleryüzlü Frankoculuk‘un eninde sonunda Frankoculuk olduğu anlaşılıyor. İşte bu seyir, Güleryüzlü Frankoculuk‘un demokratik bir yapıyla ikame edildiğini, bu sürecin temel dinamiğinin ise bütün farklılıklarıyla Türkiye Toplumu olduğunu görme seyridir..."
"Bu kitapta yer alan yazılar, bir bakıma hem tarihe tanıklık eden, hem de tarihyazımının bizatihi içinde olan yazarın düşünsel seyrini de okuyuculara sunmaktadır. Bu seyir, aynı zamanda sistemin ‘yoğun sorunları bulunan bir demokratik hukuk devleti‘ olarak tanımlanmasından başlayıp, fark ettikçe 1945 sonrasında tasfiye olmuş Avrupa faşizmlerinin, Anadolu topraklarında daha rafine ve daha az yıkıcı biçimde varlığını devam ettirmesinden başka bir şey olmadığını görme seyridir. Temel esasları itibariyle 1930‘ların yeniden inşası olan 27 Mayıs 1960 darbesinin ürettiği referansların anti-siyaset ve anti-özgürlük içerikleri, gülen maskeleri çıkarıldıkça, daha iyi görülebiliyor, Güleryüzlü Frankoculuk‘un eninde sonunda Frankoculuk olduğu anlaşılıyor. İşte bu seyir, Güleryüzlü Frankoculuk‘un demokratik bir yapıyla ikame edildiğini, bu sürecin temel dinamiğinin ise bütün farklılıklarıyla Türkiye Toplumu olduğunu görme seyridir..."