Gün Olur Asra Bedel

Cengiz Aytmatov'un bütün dünyada geniş yankılar uyandıran bu romanı, yürek paralayan, tüyler ürperten bir haykırıştır. Fakat umutsuz bir çırpınış değil, tutsaklığa, baskılara ve sürgünlere karşı umudu hep diri tutan bir meydan okuyuştur. Yedigey Cangeldi, cepheden döndükten sonra Kazak bozkırlarında küçük bir tren aktarma istasyonunda çalışmaya başlar. Burada şahit olduğu ve uzak geçmişinden hatırladığı olaylar, aslında yekpare bir coğrafyaya kâbûs gibi çöken bir siyasî rejimin gümbür gümbür çöküşünün sebepleridir. Aytmatov, insanı yok sayan ve onu makineleştirmek isteyen sistemin aslında niçin çökmeye mahkum olduğunu bu romanında da gösteriyor. Yedigey, ölen emektar arkadaşı Kazangap'ın cenazesini mezarına götürürken, kendisinin ve milletinin geçmişini, acı-tatlı, düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir. O gün, “asra bedel bir gün olur” onun için. Geçmişi, bugünü ve yarını büyük ustalıkla bir arada sunan Aytmatov, “Demiurg” uzay araştırmaları programı neticesinde keşfedilen bir uygarlığın, insanlarla iletişim kurma çabalarının yerküredeki yansımalarını gösterirken, adeta bizleri aynada kendimizle yüzleşmeye davet eder. Kazangap'ın götürüldüğü Ana-Beyit mezarlığı adını, Nayman Ana adlı efsanevî bir kadının orada gömülü olmasından alır. Aytmatov; Nayman Ana'nın hikâyesini verirken, dünyaya “mankurt” kavramını hediye eder. Bu garip, bu korkutucu kelime hangi anlama mı geliyor? İnsanın, yani bütün geçmişini her an beraberinde taşıyan varlığın yerini, hafızası ve hatıraları olmayan, ruhunu kaybetmiş, içi komutlarla doldurulmuş biyolojik bir makinenin aldığını düşünün.
- Açıklama
Cengiz Aytmatov'un bütün dünyada geniş yankılar uyandıran bu romanı, yürek paralayan, tüyler ürperten bir haykırıştır. Fakat umutsuz bir çırpınış değil, tutsaklığa, baskılara ve sürgünlere karşı umudu hep diri tutan bir meydan okuyuştur. Yedigey Cangeldi, cepheden döndükten sonra Kazak bozkırlarında küçük bir tren aktarma istasyonunda çalışmaya başlar. Burada şahit olduğu ve uzak geçmişinden hatırladığı olaylar, aslında yekpare bir coğrafyaya kâbûs gibi çöken bir siyasî rejimin gümbür gümbür çöküşünün sebepleridir. Aytmatov, insanı yok sayan ve onu makineleştirmek isteyen sistemin aslında niçin çökmeye mahkum olduğunu bu romanında da gösteriyor. Yedigey, ölen emektar arkadaşı Kazangap'ın cenazesini mezarına götürürken, kendisinin ve milletinin geçmişini, acı-tatlı, düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir. O gün, “asra bedel bir gün olur” onun için. Geçmişi, bugünü ve yarını büyük ustalıkla bir arada sunan Aytmatov, “Demiurg” uzay araştırmaları programı neticesinde keşfedilen bir uygarlığın, insanlarla iletişim kurma çabalarının yerküredeki yansımalarını gösterirken, adeta bizleri aynada kendimizle yüzleşmeye davet eder. Kazangap'ın götürüldüğü Ana-Beyit mezarlığı adını, Nayman Ana adlı efsanevî bir kadının orada gömülü olmasından alır. Aytmatov; Nayman Ana'nın hikâyesini verirken, dünyaya “mankurt” kavramını hediye eder. Bu garip, bu korkutucu kelime hangi anlama mı geliyor? İnsanın, yani bütün geçmişini her an beraberinde taşıyan varlığın yerini, hafızası ve hatıraları olmayan, ruhunu kaybetmiş, içi komutlarla doldurulmuş biyolojik bir makinenin aldığını düşünün.
Stok Kodu:9789754370539Boyut:12.00x19.50Sayfa Sayısı:413Basım Yeri:İstanbulBaskı:67Basım Tarihi:2020-11Çeviren:Refik ÖzdekKapak Türü:CiltsizKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazHiranur B. - 21.08.2020 20:06Son derece sürükleyici bir roman.Orta Asya insanını ve Sovyet dönemini son derece iyi anlatıyor.Kesinlikle okumalısınızBünyamin Ç. - 19.08.2020 22:461 kişi beğendiMerhabalar Kırgız Edebiyatının en yetkin kalemlerinden olan Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel betimlemeleri ve hayal gücü olduğundan diğer kitaplarında olduğu hava bu eserinde de var.Kitabın ismi sanki özeti gibi çünkü sadece bir günün anlatıldığı bir eserdir.Konu Kazak bozkırlarında Boranlı köyünde geçmektedir.Köyün tren istasyonunda çalışan iki arkadaş Yedigey ve Kazangap vardır.Kazangap vefat eder ve arkadaşının onu Ana Beyit ismindeki kabristanlığına defnetmesini vasiyet etmiştir.Yedigey vasiyeti yerine getirmek için yola çıkar Ana Beyit köye uzak bir yerdir oraya giderken kendi geçmişini ve milletinin geçmişte yaşadığı acı tatlı olayları hatırlar.Yazar Yedigey’in bakış açısından o bölgeyi anlatırken o bölgeye ait efsaneler ve tasvirler gözümüzün önünde canlanır.420 sayfadan oluşuyor sayfalarda doğa tasvirleri,halk efsaneleri,aşk,savaş,komünizm ve dostluk gibi konuları çok güzel bir şekilde birbiriyle bağlantılı bir şekilde birbirine bağlamıştır. Keyifli Okumalar Dilerim
- Çok Satanlar
- Tükenmek Üzere!