Hafif Zehirli Mandallardan Kafası Güzel Çamaşırlar, “karşıt, keskin, düzeni sevmeyen” ve deyim yerindeyse okurun algısına alışılmışın dışında (biraz da mizahi) üslubuyla önemli ataklarda bulunan bir metne sahip: Geniş bir skala içerisinde düzenlenmiş değişik yazılardan oluşan; öğretilmiş ve alışılmış tüm kalıpları doğrudan hedefine koymuş cümlelerle karsımıza çıkan, bazı noktalarda hayal dünyamızın sınırlarını da zorlayabilecek bir yapısı var.
Aşağıdaki kitaptan alınmış değişik birkaç paragraf, eser hakkında bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacaktır:
…Yetmişlerde “Savaşmayın Sevişin!” yerine, “Savaşmayın İletişin!” denebilseydi, sevişmek son derece doğal ve de süper ötesi bir edim olarak iletişim dizgesi içindeki yerini alacak, orgazm çığlıkları arasında bağırtıla bağırtıla eriyip gitmekten kurtulacaktı…
...Ve en önemlisi de çocukluğunu yaşayamayan toplumun, direnen bedenlere çocukluğunu yaşatmamasına izin verilmemeliydi. Ve gerçek tüm çıplaklığıyla toplumun yüzüne vurulabilmeli…
…Mikro evrenimiz o kadar mikro ki, kendimizi kutsayıp yücelttiğimiz her an bizimle alay eden ilk o olduğu hâlde, bunun farkına varmamız mümkün olamıyor…
…bağımlılık, içinde bulunulduğu anda dile getirilen bir eylem değildir çünkü…
Hafif Zehirli Mandallardan Kafası Güzel Çamaşırlar, “karşıt, keskin, düzeni sevmeyen” ve deyim yerindeyse okurun algısına alışılmışın dışında (biraz da mizahi) üslubuyla önemli ataklarda bulunan bir metne sahip: Geniş bir skala içerisinde düzenlenmiş değişik yazılardan oluşan; öğretilmiş ve alışılmış tüm kalıpları doğrudan hedefine koymuş cümlelerle karsımıza çıkan, bazı noktalarda hayal dünyamızın sınırlarını da zorlayabilecek bir yapısı var.
Aşağıdaki kitaptan alınmış değişik birkaç paragraf, eser hakkında bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacaktır:
…Yetmişlerde “Savaşmayın Sevişin!” yerine, “Savaşmayın İletişin!” denebilseydi, sevişmek son derece doğal ve de süper ötesi bir edim olarak iletişim dizgesi içindeki yerini alacak, orgazm çığlıkları arasında bağırtıla bağırtıla eriyip gitmekten kurtulacaktı…
...Ve en önemlisi de çocukluğunu yaşayamayan toplumun, direnen bedenlere çocukluğunu yaşatmamasına izin verilmemeliydi. Ve gerçek tüm çıplaklığıyla toplumun yüzüne vurulabilmeli…
…Mikro evrenimiz o kadar mikro ki, kendimizi kutsayıp yücelttiğimiz her an bizimle alay eden ilk o olduğu hâlde, bunun farkına varmamız mümkün olamıyor…
…bağımlılık, içinde bulunulduğu anda dile getirilen bir eylem değildir çünkü…