İslamiyet Allah'a iman üzere kurulu bir dindir. Kuran-ı Kerim ve hadisler bütün Müslümanların sorumlu olduğu iman ilkelerini beyan etmiş olsa bile esas mesele Allah'a imandır ve öteki konular doğrudan veya dolaylı olmak üzere Allah'a imanın gereği sayılan hususlardır. Bu nedenle İslam Allah'a iman, o imanın gereği olarak da Allah'a kulluk ve kulluğun neticesi olarak O'nu tanımayı ifade eden geniş bir anlama sahiptir.
Sufiler hakikate dikkatlerini vermiş, fakat hakikatin ancak şeriat üzerinden gidilen bir şey olduğunu savunmuşlardır. ‘Şeriatsız hakikat batıldır' düsturu bu kapsamda ortaya çıkmıştır. Fütuhat-ı Mekkiyye'nin birinci cildinde 1.-2.-3. Kısım ile ilk bölüme tekabül eden elinizdeki kitapta İbnü'l-Arabi Müslümanların genelinin inanç ilkeleriyle çatışmadan o ilkelerde derinleşen havassın itikadına dikkatimizi çeker.
İslamiyet Allah'a iman üzere kurulu bir dindir. Kuran-ı Kerim ve hadisler bütün Müslümanların sorumlu olduğu iman ilkelerini beyan etmiş olsa bile esas mesele Allah'a imandır ve öteki konular doğrudan veya dolaylı olmak üzere Allah'a imanın gereği sayılan hususlardır. Bu nedenle İslam Allah'a iman, o imanın gereği olarak da Allah'a kulluk ve kulluğun neticesi olarak O'nu tanımayı ifade eden geniş bir anlama sahiptir.
Sufiler hakikate dikkatlerini vermiş, fakat hakikatin ancak şeriat üzerinden gidilen bir şey olduğunu savunmuşlardır. ‘Şeriatsız hakikat batıldır' düsturu bu kapsamda ortaya çıkmıştır. Fütuhat-ı Mekkiyye'nin birinci cildinde 1.-2.-3. Kısım ile ilk bölüme tekabül eden elinizdeki kitapta İbnü'l-Arabi Müslümanların genelinin inanç ilkeleriyle çatışmadan o ilkelerde derinleşen havassın itikadına dikkatimizi çeker.