“Seni kendime benzetiyorum. Dimdik ayakta durmaya çalışsan da biliyorum ki benim gibi yorgunsun. Kolay değil, asırların ağırlaşmış şahitliği var üstünde, belki kitaplara bile konu olmayan. Ama değişmeyen tek şey güzelliğin. Ne çok âşığın, ne çok peşinde koşanın oldu. Sense kimseye yüz vermeyen çekici ve ulaşılamayan kadın rolünü oynamayı hiç bırakmadın. Ama bak işte gün geldi, senin de kalbini biri fethetti...”
Sorulardan çok cevapların bilinmezi doğurduğu, çözdükçe düğümlenen, açmaya çalıştıkça birbirine geçen; haklıyla haksızın, suçluysa suçsuzun, güçlüyle güçsüzün iç içe geçtiği Hayalet Avı'nda yazar İrem Reisoğlu Beyhan tüm olasılıkları yalın ve akıcı bir dille aktarırken düğümün en zor kısmını okurlara bırakıyor: Gerçeği.
Sonuna kadar merak ve heyecanla okuyacağınız bu hikâyede gerçeği bulmaya çalışırken yolunuzu kaybederseniz hatırlayın: Gerçeği bulmak istiyorsanız her şeyden şüphe duymalısınız...
“Seni kendime benzetiyorum. Dimdik ayakta durmaya çalışsan da biliyorum ki benim gibi yorgunsun. Kolay değil, asırların ağırlaşmış şahitliği var üstünde, belki kitaplara bile konu olmayan. Ama değişmeyen tek şey güzelliğin. Ne çok âşığın, ne çok peşinde koşanın oldu. Sense kimseye yüz vermeyen çekici ve ulaşılamayan kadın rolünü oynamayı hiç bırakmadın. Ama bak işte gün geldi, senin de kalbini biri fethetti...”
Sorulardan çok cevapların bilinmezi doğurduğu, çözdükçe düğümlenen, açmaya çalıştıkça birbirine geçen; haklıyla haksızın, suçluysa suçsuzun, güçlüyle güçsüzün iç içe geçtiği Hayalet Avı'nda yazar İrem Reisoğlu Beyhan tüm olasılıkları yalın ve akıcı bir dille aktarırken düğümün en zor kısmını okurlara bırakıyor: Gerçeği.
Sonuna kadar merak ve heyecanla okuyacağınız bu hikâyede gerçeği bulmaya çalışırken yolunuzu kaybederseniz hatırlayın: Gerçeği bulmak istiyorsanız her şeyden şüphe duymalısınız...