Mülkiyet ile zilyedlik arasında sıkı bir bağ vardır. Ancak bunlar birbirinin aynı da değillerdir. Zira ilk bakışta mülkiyet ile aralarındaki farkın dikkatlerden kaçtığı zilyedlik, kişinin eşya üzerindeki fiili hakimiyetini ifade eder. Fakat fiili hakimiyet çoğu zaman hukuki bir temele dayansa da, zilyedliğin oluşması için bu çok da şart değildir. Halbuki mülkiyet söz konusu olduğunda bunun sadece hukuken elde edilen bir hak sebebiyle ortaya çıktığı kabul edilir.
Bu ise mülkiyet ile zilyedlik arasındaki en temel farklardan biridir. İslam hukukunun doktriner tartışmalara yer vermekten ziyade mevcut problemlere adil ve kalıcı çözümler üretmeyi öncelemesi pratikte oldukça faydalı neticeler vermekle birlikte, eşya hukukunun temel konuları arasında yer alan zilyedliğin klasik fıkıh eserlerinde genel bir nazariyesinin bulunmayışı günümüz araştırmacıları için büyük zorluklar oluşturmaktadır.
Bu sebeple klasik fıkıhtaki mevcut bilgilerin sistematize edilerek modern hukuk araştırmacılarının istifadesine sunulması büyük önem arzetmektedir. Kaynaklardaki mevcut bilgilerden hareketle doktriner görüşleri ortaya koymak ya da yeni tasniflere gitmek de bu kapsamda düşünülmelidir. İslam Hukukunda Zilyedlik adlı elinizdeki bu çalışmada da benzer yöntemler izlenmiştir.
Mülkiyet ile zilyedlik arasında sıkı bir bağ vardır. Ancak bunlar birbirinin aynı da değillerdir. Zira ilk bakışta mülkiyet ile aralarındaki farkın dikkatlerden kaçtığı zilyedlik, kişinin eşya üzerindeki fiili hakimiyetini ifade eder. Fakat fiili hakimiyet çoğu zaman hukuki bir temele dayansa da, zilyedliğin oluşması için bu çok da şart değildir. Halbuki mülkiyet söz konusu olduğunda bunun sadece hukuken elde edilen bir hak sebebiyle ortaya çıktığı kabul edilir.
Bu ise mülkiyet ile zilyedlik arasındaki en temel farklardan biridir. İslam hukukunun doktriner tartışmalara yer vermekten ziyade mevcut problemlere adil ve kalıcı çözümler üretmeyi öncelemesi pratikte oldukça faydalı neticeler vermekle birlikte, eşya hukukunun temel konuları arasında yer alan zilyedliğin klasik fıkıh eserlerinde genel bir nazariyesinin bulunmayışı günümüz araştırmacıları için büyük zorluklar oluşturmaktadır.
Bu sebeple klasik fıkıhtaki mevcut bilgilerin sistematize edilerek modern hukuk araştırmacılarının istifadesine sunulması büyük önem arzetmektedir. Kaynaklardaki mevcut bilgilerden hareketle doktriner görüşleri ortaya koymak ya da yeni tasniflere gitmek de bu kapsamda düşünülmelidir. İslam Hukukunda Zilyedlik adlı elinizdeki bu çalışmada da benzer yöntemler izlenmiştir.