Kadınların Sesiyle Şanlıurfa: Toplumsal Baskının Gündelik Hayata Yansımaları

Stok Kodu:
9786255548962
Boyut:
16x23.5
Sayfa Sayısı:
210
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%12 indirimli
320,00TL
281,60TL
Taksitli fiyat: 9 x 34,42TL
9786255548962
1383820
Kadınların Sesiyle Şanlıurfa: Toplumsal Baskının Gündelik Hayata Yansımaları
Kadınların Sesiyle Şanlıurfa: Toplumsal Baskının Gündelik Hayata Yansımaları
281.60

Şanlıurfa'da kadınların toplumsal cinsiyet temelli baskılara nasıl maruz kaldıklarını, bu baskıları nasıl anlamlandırdıklarını ve buna karşı ne tür stratejiler geliştirdiklerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada araştırmanın demografik değişkenleri arasında hiçbir farklılık oluşturmadan Şanlıurfa'daki kadınların gündelik hayatlarında maruz kaldıkları toplumsal baskının, çok katmanlı, tarihsel olarak kökleşmiş ve kültürel olarak meşrulaştırılmış bir toplumsal cinsiyet rejimi içerisinde şekillendiğini ortaya koymaktadır. Kadının toplumsal konumu, yalnızca bireysel tercihlere, ailevi koşullara ya da ekonomik statüye bağlı olarak değil; aşiret yapısı, namus söylemi, dini referanslar, toplumsal denetim mekanizmaları ve ataerkil değerler sistemine bağlı olarak inşa edilmekte, ka- dınlık durumu ise bu yapılar aracılığıyla sınırlandırılmakta ve biçimlendirilmektedir.
Kadınlar açısından toplumsal baskı, yalnızca fiziksel ya da davranışsal bir denetim süreci olmaktan öte; tüm yaşantıya yayılan, sürekli ve çoğu zaman içselleştirilmiş bir gözetim rejimi olarak işlemektedir. Bedenin denetimi, bu baskı rejiminin en görünür boyutlarından birini oluşturmakta- dır. Kadının giyimi, oturuşu, ses tonu, bir mekânda bulunma süresi, bir erkekle yan yana gelmesi ya da dışarıda tek başına yemek yemesi gibi gündelik eylemleri; namus kavramı ve toplumsal saygınlık adına sürekli kontrol edilmekte, bu kontrol ise yalnızca aile üyeleriyle sınırlı kalmaya- rak komşular, akrabalar ve geniş aşiret yapısı tarafından da desteklenmektedir. Böylece kadın bedeni, yalnızca biyolojik değil; aynı zamanda sembolik bir varlık hâline gelmekte, aile ve aşiret onurunun taşıyıcısı olarak konumlandırılmaktadır.

Şanlıurfa'da kadınların toplumsal cinsiyet temelli baskılara nasıl maruz kaldıklarını, bu baskıları nasıl anlamlandırdıklarını ve buna karşı ne tür stratejiler geliştirdiklerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada araştırmanın demografik değişkenleri arasında hiçbir farklılık oluşturmadan Şanlıurfa'daki kadınların gündelik hayatlarında maruz kaldıkları toplumsal baskının, çok katmanlı, tarihsel olarak kökleşmiş ve kültürel olarak meşrulaştırılmış bir toplumsal cinsiyet rejimi içerisinde şekillendiğini ortaya koymaktadır. Kadının toplumsal konumu, yalnızca bireysel tercihlere, ailevi koşullara ya da ekonomik statüye bağlı olarak değil; aşiret yapısı, namus söylemi, dini referanslar, toplumsal denetim mekanizmaları ve ataerkil değerler sistemine bağlı olarak inşa edilmekte, ka- dınlık durumu ise bu yapılar aracılığıyla sınırlandırılmakta ve biçimlendirilmektedir.
Kadınlar açısından toplumsal baskı, yalnızca fiziksel ya da davranışsal bir denetim süreci olmaktan öte; tüm yaşantıya yayılan, sürekli ve çoğu zaman içselleştirilmiş bir gözetim rejimi olarak işlemektedir. Bedenin denetimi, bu baskı rejiminin en görünür boyutlarından birini oluşturmakta- dır. Kadının giyimi, oturuşu, ses tonu, bir mekânda bulunma süresi, bir erkekle yan yana gelmesi ya da dışarıda tek başına yemek yemesi gibi gündelik eylemleri; namus kavramı ve toplumsal saygınlık adına sürekli kontrol edilmekte, bu kontrol ise yalnızca aile üyeleriyle sınırlı kalmaya- rak komşular, akrabalar ve geniş aşiret yapısı tarafından da desteklenmektedir. Böylece kadın bedeni, yalnızca biyolojik değil; aynı zamanda sembolik bir varlık hâline gelmekte, aile ve aşiret onurunun taşıyıcısı olarak konumlandırılmaktadır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat