Kalenderiye

Stok Kodu:
9789750838880
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
188
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2020-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%33 indirimli
45,00TL
30,15TL
9789750838880
1046852
Kalenderiye
Kalenderiye
30.15

“zamanı bildirir ama bildiren zamandır”

“İnsan eski zamana düş kapısından geçip giriyor. O gece, düşüm bana bir kapı açtı, geçmişte kalan ve bilmediğim bir zamana işte ben oradan girdim.”
Zaman Yeli ve Güvercine Ağıt kitaplarından sonra Kalenderiye Gürsel Korat’ın Kapadokya konulu romanlarının üçüncüsü. 14. ve 16. yüzyıllarda geçen kitapta, İtalya’da Taranto limanında ve Matera manastırlarında, Kayseri’de kale burçlarında dolaşırken üç adamı; Mazzone’yi, Yusuf Pîr’i ve Bahri Paşa’yı tanırız. Sonra Kapadokya yollarında hanlarda konaklarız. Martana, Sâre ve Perizad gibi etkileyici kadın kahramanlarla tanışırız. Hele Perizad, belleklerden silinmeyecek bir iz bırakır. “…çünkü aşkta başkalarının hayatını çalmaktan başka bir şey yoktur.”

2009’da Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü’nü alan bu roman zamanı, ölümü, aşkı ve aidiyeti, insanın zaaflarını, arayışlarını anlatırken hayat ve inanç üzerine katmer katmer açılan bir sorgulamanın eşiğine bırakır bizi… Gerisi mi? Ya zamandır, ya yalan…

Tadımlık

“Dur. Ölüm meleğinin insan kılığında geldiğini bilirim ama senin kim olduğunu şaşıracak kadar bunamış değilim. Şunu söylüyorum: Senin gelişin, zamanın nasıl bir şey olduğunu gösterdi bana. Zaman, akıldaki boşluktur. Şimdi senin aklındaki zamana sesleniyorum: Benim sende kalan tek hayalimin manastıra kapılanmış bu halim olmasını istiyorum. Hemen git. Babanı ölmüş görmemelisin. Çünkü ölümümü görürsen, böyle bir sona tanık olursan, bu, senin içindeki zamanın derinliğine son verir. Bana ölürken sensiz, sana yaşarken bensiz bir son hayali gerekir. Çünkü ölümümü görürsen…”

“zamanı bildirir ama bildiren zamandır”

“İnsan eski zamana düş kapısından geçip giriyor. O gece, düşüm bana bir kapı açtı, geçmişte kalan ve bilmediğim bir zamana işte ben oradan girdim.”
Zaman Yeli ve Güvercine Ağıt kitaplarından sonra Kalenderiye Gürsel Korat’ın Kapadokya konulu romanlarının üçüncüsü. 14. ve 16. yüzyıllarda geçen kitapta, İtalya’da Taranto limanında ve Matera manastırlarında, Kayseri’de kale burçlarında dolaşırken üç adamı; Mazzone’yi, Yusuf Pîr’i ve Bahri Paşa’yı tanırız. Sonra Kapadokya yollarında hanlarda konaklarız. Martana, Sâre ve Perizad gibi etkileyici kadın kahramanlarla tanışırız. Hele Perizad, belleklerden silinmeyecek bir iz bırakır. “…çünkü aşkta başkalarının hayatını çalmaktan başka bir şey yoktur.”

2009’da Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü’nü alan bu roman zamanı, ölümü, aşkı ve aidiyeti, insanın zaaflarını, arayışlarını anlatırken hayat ve inanç üzerine katmer katmer açılan bir sorgulamanın eşiğine bırakır bizi… Gerisi mi? Ya zamandır, ya yalan…

Tadımlık

“Dur. Ölüm meleğinin insan kılığında geldiğini bilirim ama senin kim olduğunu şaşıracak kadar bunamış değilim. Şunu söylüyorum: Senin gelişin, zamanın nasıl bir şey olduğunu gösterdi bana. Zaman, akıldaki boşluktur. Şimdi senin aklındaki zamana sesleniyorum: Benim sende kalan tek hayalimin manastıra kapılanmış bu halim olmasını istiyorum. Hemen git. Babanı ölmüş görmemelisin. Çünkü ölümümü görürsen, böyle bir sona tanık olursan, bu, senin içindeki zamanın derinliğine son verir. Bana ölürken sensiz, sana yaşarken bensiz bir son hayali gerekir. Çünkü ölümümü görürsen…”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat