"Şafak öncesi, kıtanın beşyüze yakın dil konuşan tüm klanları, dans ede ede birleşti. Çok büyük, iç içe daireler halinde, yediden yetmişe, kadın erkek tüm Aboricinlerin katıldığı bir Corroberre düzenlendi. Kıta yerlilerinin, kırkbin yıllık geçmişinde görülmemiş, hayal bile edilmemiş bir şarkı, dans, çığlık ve inanç şöleniydi bu. Bir ufuktan bir ufka varıyordu Corroberre’nin çapı. Bu görkemli dans harmanının merkezinde Pemulwuy duruyordu. Iyuna’nın, narin, nakışlı, upuzun ağaç heykelini andırıyordu. Pasifik Okyanusu’na doğan ilk şafak, ilk fırtına, ilk martı çığlığı kadar taze bir çığlıkla başlattı kanguru dansını. Dansın başlamasıyla birlikte, sağanak halinde, yeşil yaşam kıvılcımı yağdı toprağa. Kıtanın onbinlerce yıl önce, Aboricinlere sevinç ve bereket sunan ve sonraları kuruyan güzel Mungo gölünün yatağı duru sularla doldu. Yaşları kırkbin, otuzbin ya da onbin olan kertenkeleler, pitonlar, kangurular, dingolar, devekuşları, timsahlar, güneş başlı kadınlar, çizildikleri kayaların üzerinde canlanarak toprağa indiler. Corroberre’nin taşı canlandıran çılgın iklimine yöneldiler."
"Şafak öncesi, kıtanın beşyüze yakın dil konuşan tüm klanları, dans ede ede birleşti. Çok büyük, iç içe daireler halinde, yediden yetmişe, kadın erkek tüm Aboricinlerin katıldığı bir Corroberre düzenlendi. Kıta yerlilerinin, kırkbin yıllık geçmişinde görülmemiş, hayal bile edilmemiş bir şarkı, dans, çığlık ve inanç şöleniydi bu. Bir ufuktan bir ufka varıyordu Corroberre’nin çapı. Bu görkemli dans harmanının merkezinde Pemulwuy duruyordu. Iyuna’nın, narin, nakışlı, upuzun ağaç heykelini andırıyordu. Pasifik Okyanusu’na doğan ilk şafak, ilk fırtına, ilk martı çığlığı kadar taze bir çığlıkla başlattı kanguru dansını. Dansın başlamasıyla birlikte, sağanak halinde, yeşil yaşam kıvılcımı yağdı toprağa. Kıtanın onbinlerce yıl önce, Aboricinlere sevinç ve bereket sunan ve sonraları kuruyan güzel Mungo gölünün yatağı duru sularla doldu. Yaşları kırkbin, otuzbin ya da onbin olan kertenkeleler, pitonlar, kangurular, dingolar, devekuşları, timsahlar, güneş başlı kadınlar, çizildikleri kayaların üzerinde canlanarak toprağa indiler. Corroberre’nin taşı canlandıran çılgın iklimine yöneldiler."