Kayboluyor Gürültüde Ömrüm

Stok Kodu:
9786255969217
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%24 indirimli
180,00TL
136,80TL
Taksitli fiyat: 9 x 16,72TL
9786255969217
1371003
Kayboluyor Gürültüde Ömrüm
Kayboluyor Gürültüde Ömrüm
136.80

Şair "Kayboluyor Gürültüde Ömrüm" dese de, o sessiz çığlıklar acının ipliğiyle ilmek ilmek örülmüş de şiir olmuş meğer zaman içinde…
Gençliğimizin iliklerine işleyen o çıkmaz, silinmez kapkara dövmeleri ezgili sözcüklerle resmetmek için sabırla beklemiş meğer Tuncer Gönen. Yıllardır başka acılarla da bileylemiş duyarlı yüreğini. Günün birinde, o büyük gürültüde nerelerde olduğunu dize dize serecekmiş meğer gözlerimizin önüne: Göklerdeymiş meğer Tuncer Gönen… Kimi kez acı sarı odalarda, günbatımlarında, ayrılıklarda, ağıtlarda… Gül kokulu sokaklarda, güvercin donunda, imbatlarda, yorulmalarda… Suyun yolunda, melisa kokusunda, acının düşünde, kelebek ürkekliğinde, ölüme düşen aşklarda, göğün mavisinde, Gezi'de, hüzün içinde hüzünde, düşlerin köpüğünde, gelecekte, en çok da “Mamak Resimleri”nde, yani “paslı bir ranzada" acının rengine dokundu”(ğu) mektubun satırlarında…
Ürkütücü gürültüde, yitip giden bir civan ömrün kıyısında...

Tıkanıp, kalıyorsunuz; “Avlunun duvarlarında sızan hüznün” ortasında. Hani şu; ner şeyi kendine benzeten Mamak’ın ranzaları arasından akan derelerden, ya da, ışığı yok yıldırımlardan geçerek “bu gece”ye geliyorsunuz. Ve acıyı hissetmedim, neden, diyen şairin ranzasına usulca ilişiyor, kulak kesiliyorsunuz.

Şair "Kayboluyor Gürültüde Ömrüm" dese de, o sessiz çığlıklar acının ipliğiyle ilmek ilmek örülmüş de şiir olmuş meğer zaman içinde…
Gençliğimizin iliklerine işleyen o çıkmaz, silinmez kapkara dövmeleri ezgili sözcüklerle resmetmek için sabırla beklemiş meğer Tuncer Gönen. Yıllardır başka acılarla da bileylemiş duyarlı yüreğini. Günün birinde, o büyük gürültüde nerelerde olduğunu dize dize serecekmiş meğer gözlerimizin önüne: Göklerdeymiş meğer Tuncer Gönen… Kimi kez acı sarı odalarda, günbatımlarında, ayrılıklarda, ağıtlarda… Gül kokulu sokaklarda, güvercin donunda, imbatlarda, yorulmalarda… Suyun yolunda, melisa kokusunda, acının düşünde, kelebek ürkekliğinde, ölüme düşen aşklarda, göğün mavisinde, Gezi'de, hüzün içinde hüzünde, düşlerin köpüğünde, gelecekte, en çok da “Mamak Resimleri”nde, yani “paslı bir ranzada" acının rengine dokundu”(ğu) mektubun satırlarında…
Ürkütücü gürültüde, yitip giden bir civan ömrün kıyısında...

Tıkanıp, kalıyorsunuz; “Avlunun duvarlarında sızan hüznün” ortasında. Hani şu; ner şeyi kendine benzeten Mamak’ın ranzaları arasından akan derelerden, ya da, ışığı yok yıldırımlardan geçerek “bu gece”ye geliyorsunuz. Ve acıyı hissetmedim, neden, diyen şairin ranzasına usulca ilişiyor, kulak kesiliyorsunuz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat