Psikolojiye göre, korku; mutluluk, üzüntü, şaşırma, öfke, ilgi ya da merak, iğrenme-tiksinme ve utanma ile birlikte sayılan insanın sekiz temel duygusundan biridir. Toplumsal yaşamın varolabilmesi için vazgeçilmez öneme sahip olan temel duygular, insanların düşüncelerini, fikirlerini ve duygularını ifade etmelerine ve aktarmalarına yardımcı olur.
Korku, özünde “uyarı”dır, “uyaran”dır. Korku, tehlikeli veya potansiyel olarak zarar verici durumlarla karşılaşıldığında ortaya çıkar. Yaşamsal bir dürtü olarak açığa çıkan korku duygusu, bireyin kendini tehdit ve tehlike altında hissetmesine ve bununla başedebilmek için direnç geliştirmesini kolaylaştırır. Korku, yaşam deneyimleriyle öğrenilen bir duygudur. Bireyin yaşamı boyuncu tüm korku unsurlarını, zarar görmeden deneyimlemesi mümkün değildir. Korku sineması, izleyicileri rahatsız edici veya korkutucu görüntüler, anlar ve hikayelerle etkileyerek; korku ve gerilim duygularını deneyimleme fırsatı sunan bir film türüdür.
Çocukların korku filmlerinde kullanılmasının nedeni ne olabilir? Çocuk karakterlerin tehlikede olduğu durumlar izleyicileri daha savunmasız hissettirerek korku duygusunun daha çabuk oluşmasını sağlamaya yardımcı mıdır? Yoksa, çocuk oyuncular aracılığıyla, izleyicilerin karakterlerle daha kolay empati kurmaları mı mümkün olur?
Bu türden sorular üretmek ve cevaplarını merak etmek, bilimsel araştırmaların temelini oluşturur. Dr. Nil ARKAN’ın özenle araştırdığı bu titiz çalışması sonunda hazırladığı elinizdeki kitap tüm bu sorularımıza cevap niteliğindedir. Bu kitapta bilimsel yaklaşımla, korku sinemasını daha yakından tanıma fırsatı bulacak, çocuk oyuncuların korku sinemasında var olma biçimlerini ve nedenlerini öğreneceksiniz. İyi okumalar ve iyi seyirler…… Prof. Dr. Neşe KARS TAYANÇ
TEMEL DEĞERLERE SAHİP OLMAK, BAĞLI KALMAK,
İNANMAK VE SÜRDÜREBİLMEK AŞK’INA!..
Psikolojiye göre, korku; mutluluk, üzüntü, şaşırma, öfke, ilgi ya da merak, iğrenme-tiksinme ve utanma ile birlikte sayılan insanın sekiz temel duygusundan biridir. Toplumsal yaşamın varolabilmesi için vazgeçilmez öneme sahip olan temel duygular, insanların düşüncelerini, fikirlerini ve duygularını ifade etmelerine ve aktarmalarına yardımcı olur.
Korku, özünde “uyarı”dır, “uyaran”dır. Korku, tehlikeli veya potansiyel olarak zarar verici durumlarla karşılaşıldığında ortaya çıkar. Yaşamsal bir dürtü olarak açığa çıkan korku duygusu, bireyin kendini tehdit ve tehlike altında hissetmesine ve bununla başedebilmek için direnç geliştirmesini kolaylaştırır. Korku, yaşam deneyimleriyle öğrenilen bir duygudur. Bireyin yaşamı boyuncu tüm korku unsurlarını, zarar görmeden deneyimlemesi mümkün değildir. Korku sineması, izleyicileri rahatsız edici veya korkutucu görüntüler, anlar ve hikayelerle etkileyerek; korku ve gerilim duygularını deneyimleme fırsatı sunan bir film türüdür.
Çocukların korku filmlerinde kullanılmasının nedeni ne olabilir? Çocuk karakterlerin tehlikede olduğu durumlar izleyicileri daha savunmasız hissettirerek korku duygusunun daha çabuk oluşmasını sağlamaya yardımcı mıdır? Yoksa, çocuk oyuncular aracılığıyla, izleyicilerin karakterlerle daha kolay empati kurmaları mı mümkün olur?
Bu türden sorular üretmek ve cevaplarını merak etmek, bilimsel araştırmaların temelini oluşturur. Dr. Nil ARKAN’ın özenle araştırdığı bu titiz çalışması sonunda hazırladığı elinizdeki kitap tüm bu sorularımıza cevap niteliğindedir. Bu kitapta bilimsel yaklaşımla, korku sinemasını daha yakından tanıma fırsatı bulacak, çocuk oyuncuların korku sinemasında var olma biçimlerini ve nedenlerini öğreneceksiniz. İyi okumalar ve iyi seyirler…… Prof. Dr. Neşe KARS TAYANÇ
TEMEL DEĞERLERE SAHİP OLMAK, BAĞLI KALMAK,
İNANMAK VE SÜRDÜREBİLMEK AŞK’INA!..