Ayşe ölüyor, verem, verem! O güzelliğe âşık katil! O gençlik düşmanı canavar! Verem bir yırtıcı hayvandır ki hurilerin dinlenme yeri olan cennet ovasında bulunur. Sinsi sinsi gezer, hunhar gözüne merhamet ışığı, gaddar çehresine masumiyet anlamı verir de o hurilerden hangisi daha güzel, tabiatına daha uygun bulunursa yanına yaklaşanlar ayaklarının altında yuvarlanmaya başlar. Kaplanken güvercin kadar küçülür; hayatı yutacağı halde cana can katacak kadar güzelleşir.
“Bu neslin ortak özelliği farklı edebî türlerle ilgilenmeleri, şiiri hikâyeye yaklaştırmaları, hatta Fikret örneğinde olduğu gibi şiire diyaloğu sokmalarıdır. Bu sayede şiir dili, gündelik olanın realitesine yaklaşarak toplumla edebiyat aracılığıyla yeni bir iletişime geçmektedir. Yoksulluğun, hastalığın ve çaresizliğin şiirdeki çizimi, hikâyeyle birleşerek daha önce Hamid’in kulağına ilahî sesler gelen şairinden farklı olarak bir gözlemciye dönüşmektedir. Dahası daha önce kulağına ilahî sesler gelen şairin duydukları da değişmiştir.”
Seval Şahin
Ayşe ölüyor, verem, verem! O güzelliğe âşık katil! O gençlik düşmanı canavar! Verem bir yırtıcı hayvandır ki hurilerin dinlenme yeri olan cennet ovasında bulunur. Sinsi sinsi gezer, hunhar gözüne merhamet ışığı, gaddar çehresine masumiyet anlamı verir de o hurilerden hangisi daha güzel, tabiatına daha uygun bulunursa yanına yaklaşanlar ayaklarının altında yuvarlanmaya başlar. Kaplanken güvercin kadar küçülür; hayatı yutacağı halde cana can katacak kadar güzelleşir.
“Bu neslin ortak özelliği farklı edebî türlerle ilgilenmeleri, şiiri hikâyeye yaklaştırmaları, hatta Fikret örneğinde olduğu gibi şiire diyaloğu sokmalarıdır. Bu sayede şiir dili, gündelik olanın realitesine yaklaşarak toplumla edebiyat aracılığıyla yeni bir iletişime geçmektedir. Yoksulluğun, hastalığın ve çaresizliğin şiirdeki çizimi, hikâyeyle birleşerek daha önce Hamid’in kulağına ilahî sesler gelen şairinden farklı olarak bir gözlemciye dönüşmektedir. Dahası daha önce kulağına ilahî sesler gelen şairin duydukları da değişmiştir.”
Seval Şahin