Küçük Vadi

Stok Kodu:
9786057483263
Boyut:
13.5x19.5
Sayfa Sayısı:
176
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
40,00TL
32,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 3,91TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786057483263
1236356
Küçük Vadi
Küçük Vadi
32.00

Bir bahar mevsimiydi, bulutlar küçük vadiyi boydan boya kaplamıştı. Bir süre sonra küçük vadiyi terk eden bulutlar yükselerek gözden kayboluyordu ve ardından güneş küçük vadiyi yeniden aydınlatıyordu.

Bahar, fırtınalı günleri bağrından taşırıyordu. Bu fırtınaların içinde, çok uzak diyarlardan devrimin ayak sesleri geliyordu. En güzel düşünceleriyle, çocukların gülüşleri ve bütün renkleri toplayıp, bir aksam üstü çıka gelmişti o sesler. Dünya çocuklarının gülüşleri ve renkleri küçük vadinin derinliğine sığmıyor, gökyüzü̈ maviliğine doğru yükseliyordu.

Uğradıkları her yerde sırt çantalarındaki kitapları çıkarır, okur ve anlatırlardı. Günbegün çoğalıyorlardı, elden ele her tarafa ulaştılar. Okuyup anlattılar, birdiler on oldular ve yüzlere vardılar. Kır çiçekleri gibi birer birer çoğaldılar. Kökleri, toprağın derinliklerinden can bularak büyüdü. Sağlam bir gövdede dalları yaşam verdi. Sonbaharda toprağa hep bir tohum düşerdi, bahar gelene kadar toprak onu gizlerdi.

İlkbaharda nasıl ki kırlar çiçekler dolar, düşünce de her tarafa aydınlıklar saçalar.

Onlar fırtınalı günlerin içinden çıkıp geldiler. İşte o devrimin ayak sesleriydi.

O akşam orada misafir olarak kaldılar. Sabah günesin zirveden yükselişi ve ışıldayan berraklığıyla herkes uyanmıştı. Kalkıp hazırlanarak ev halkıyla vedalaştıktan sonra, aydınlık yolda yürüyüşlerine devam ettiler ve küçük vadiye uzanan sığ ormanların içerisinden geçerek gözden kaybolup gittiler.

 

Bir bahar mevsimiydi, bulutlar küçük vadiyi boydan boya kaplamıştı. Bir süre sonra küçük vadiyi terk eden bulutlar yükselerek gözden kayboluyordu ve ardından güneş küçük vadiyi yeniden aydınlatıyordu.

Bahar, fırtınalı günleri bağrından taşırıyordu. Bu fırtınaların içinde, çok uzak diyarlardan devrimin ayak sesleri geliyordu. En güzel düşünceleriyle, çocukların gülüşleri ve bütün renkleri toplayıp, bir aksam üstü çıka gelmişti o sesler. Dünya çocuklarının gülüşleri ve renkleri küçük vadinin derinliğine sığmıyor, gökyüzü̈ maviliğine doğru yükseliyordu.

Uğradıkları her yerde sırt çantalarındaki kitapları çıkarır, okur ve anlatırlardı. Günbegün çoğalıyorlardı, elden ele her tarafa ulaştılar. Okuyup anlattılar, birdiler on oldular ve yüzlere vardılar. Kır çiçekleri gibi birer birer çoğaldılar. Kökleri, toprağın derinliklerinden can bularak büyüdü. Sağlam bir gövdede dalları yaşam verdi. Sonbaharda toprağa hep bir tohum düşerdi, bahar gelene kadar toprak onu gizlerdi.

İlkbaharda nasıl ki kırlar çiçekler dolar, düşünce de her tarafa aydınlıklar saçalar.

Onlar fırtınalı günlerin içinden çıkıp geldiler. İşte o devrimin ayak sesleriydi.

O akşam orada misafir olarak kaldılar. Sabah günesin zirveden yükselişi ve ışıldayan berraklığıyla herkes uyanmıştı. Kalkıp hazırlanarak ev halkıyla vedalaştıktan sonra, aydınlık yolda yürüyüşlerine devam ettiler ve küçük vadiye uzanan sığ ormanların içerisinden geçerek gözden kaybolup gittiler.

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat