Kültür Üretimi - Sembolik Ürünler / Sembolik Sermaye

Stok Kodu:
9789750534485
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
224
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
183,00TL
128,10TL
Taksitli fiyat: 9 x 15,66TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789750534485
1281202
Kültür Üretimi - Sembolik Ürünler / Sembolik Sermaye
Kültür Üretimi - Sembolik Ürünler / Sembolik Sermaye
128.10

Avrupa toplumlarında sanatın kurumsallaşmasının tarihi, sanatın vözerkliğini kazanmasının tarihidir. Rönesans’ta tohumları atılan bu özerkleşme süreci boyunca sanat, Kilise ile Saray’ın himayesinden ve vesayetinden koparak bağımsızlaşır. Aynı süreçte kapitalizmin yükselişine koşut bir sanat piyasası örgütlenir. Bir yandan da sanat tarihi ve sanat eleştirisi başlı başına birer yazın türü olarak gelişir. 19. yüzyıla gelindiğinde, kendi bilgisini ve estetiğini kendi içinde belirleyen, otoriteyi ve meşruiyeti kendi mercilerinden devşiren bir sanat alanı teşekkül etmiştir. Ne var ki, bu alan bir yandan da piyasaya tâbidir; oysa varlığını “ekonomi”nin inkârı üzerine tesis etmiş, kendini “ticari” kaygıların reddiyle tanımlamıştır. Pierre Bourdieu, burada yayımladığımız iki temel makalesinde, sanat alanına damgasını vuran bu paradoksu masaya yatırıyor ve “sembolik mallar”ın üretimindeki yapısal dinamikleri ortaya koyuyor. Tiyatro, edebiyat ve görsel sanat alanlarındaki saha araştırmaları üzerinden, kültürel üretimin temel yasası olan rekabetin nasıl işlediğini inceliyor. “Çıkar gözetmezlik”, “saf estetik”, “sanat-için-sanat” gibi şiarların üstünü örttüğü sembolik iktidar mücadelelerini gözler önüne seriyor. Randal Johnson’ın sunuş yazısı ise Bourdieu’nün çalışmalarını ve temel kavramlarını ele alıyor. 

Avrupa toplumlarında sanatın kurumsallaşmasının tarihi, sanatın vözerkliğini kazanmasının tarihidir. Rönesans’ta tohumları atılan bu özerkleşme süreci boyunca sanat, Kilise ile Saray’ın himayesinden ve vesayetinden koparak bağımsızlaşır. Aynı süreçte kapitalizmin yükselişine koşut bir sanat piyasası örgütlenir. Bir yandan da sanat tarihi ve sanat eleştirisi başlı başına birer yazın türü olarak gelişir. 19. yüzyıla gelindiğinde, kendi bilgisini ve estetiğini kendi içinde belirleyen, otoriteyi ve meşruiyeti kendi mercilerinden devşiren bir sanat alanı teşekkül etmiştir. Ne var ki, bu alan bir yandan da piyasaya tâbidir; oysa varlığını “ekonomi”nin inkârı üzerine tesis etmiş, kendini “ticari” kaygıların reddiyle tanımlamıştır. Pierre Bourdieu, burada yayımladığımız iki temel makalesinde, sanat alanına damgasını vuran bu paradoksu masaya yatırıyor ve “sembolik mallar”ın üretimindeki yapısal dinamikleri ortaya koyuyor. Tiyatro, edebiyat ve görsel sanat alanlarındaki saha araştırmaları üzerinden, kültürel üretimin temel yasası olan rekabetin nasıl işlediğini inceliyor. “Çıkar gözetmezlik”, “saf estetik”, “sanat-için-sanat” gibi şiarların üstünü örttüğü sembolik iktidar mücadelelerini gözler önüne seriyor. Randal Johnson’ın sunuş yazısı ise Bourdieu’nün çalışmalarını ve temel kavramlarını ele alıyor. 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat