Liderliğin Unutulmuş Sanatı

Günümüzde kirlenmemiş ve daha güzel bir dünyanın var olabileceğine inanan ve sadece inanmakla kalmayan, bunun inşa edilmesi için çalışan insanlar vardır. Bu kişiler aslında başka bir ülkenin vatandaşı gibidir. Bazen yalnız kalabilirler ama kimse onları daha adil ve daha iyi bir dünyanın vatandaşı olmaktan ve ona göre yaşamaktan alıkoyamaz. Biz bu kişilere lider diyoruz.

Aklınıza şu soru gelebilir: Liderlik vasıflarını kazandığınızda ne olur? Sözü dolaştırmadan yanıtlayalım: Kendiniz olursunuz. Stoacı filozof Seneca’nın öğrencisi Lucilius’a yazdığı mektubunda da dediği “Kendin için kazan kendini!” sözünden ilham alarak kazanacağımız kendi gerçek kimliğimiz, derinlerde bir yerde yatan kendi iç liderimizdir. Kazanacağımız şey kendi yaşamımızın dümenine oturmaktır. Kendi yaşamlarımızı, bunun sorumluluğunu başkasının sırtına yüklemeden, bizzat kendimiz yönetmektir. Özgür bir birey olmaktır.

Bu iddia elbette bir ölçüde anlatacaklarımızla bize ve içselleştirme ve uygulamada sizlere bağlı olsa da ilk adım önemlidir. Yaşam, cesaretle atılan adımlarda örülür.  Hepimizin bildiği gibi yaşamdaki hedefler bakıldığında uzaktır ancak yüründüğünde yakındır.