Hayattan umudunu kesmiş genç bir adam, geçmişinden kaçmak için Japonya’nın uzak dağlarındaki gizli bir maden ocağında iş bulur. Ancak yeraltının karanlığına indikçe, yalnızca taşların ve gölgelerin arasında değil, kendi ruhunun derinliklerinde de kaybolmaya başlar.
Natsume Sōseki, Madenci’de insanın varoluş sancılarını, suçluluk duygusunu ve yeniden doğma arzusunu benzersiz bir içsel anlatımla işler. Dış dünyadan soyutlanmış bir atmosferde, bir insanın kendini, yaşamın anlamını ve içsel aydınlanmayı arayışını simgeleyen bu roman, Japon edebiyatının en çarpıcı içsel yolculuklarından biridir.
Sōseki’nin yalın ama güçlü dili, karanlığın içinde bile ışığın var olabileceğini; umudun, en dar tünellerde bile filizlenebileceğini hatırlatır. Madenci, insan ruhunun sınırlarını sorgulayan, sessiz ama sarsıcı bir yolculuğun hikâyesidir.
Karanlığın derinliklerinde bile bir ışık yanar.
Bir insanın, korkularıyla yüzleşerek yeniden doğduğu bir yolculuğa tanık olun.
Hayattan umudunu kesmiş genç bir adam, geçmişinden kaçmak için Japonya’nın uzak dağlarındaki gizli bir maden ocağında iş bulur. Ancak yeraltının karanlığına indikçe, yalnızca taşların ve gölgelerin arasında değil, kendi ruhunun derinliklerinde de kaybolmaya başlar.
Natsume Sōseki, Madenci’de insanın varoluş sancılarını, suçluluk duygusunu ve yeniden doğma arzusunu benzersiz bir içsel anlatımla işler. Dış dünyadan soyutlanmış bir atmosferde, bir insanın kendini, yaşamın anlamını ve içsel aydınlanmayı arayışını simgeleyen bu roman, Japon edebiyatının en çarpıcı içsel yolculuklarından biridir.
Sōseki’nin yalın ama güçlü dili, karanlığın içinde bile ışığın var olabileceğini; umudun, en dar tünellerde bile filizlenebileceğini hatırlatır. Madenci, insan ruhunun sınırlarını sorgulayan, sessiz ama sarsıcı bir yolculuğun hikâyesidir.
Karanlığın derinliklerinde bile bir ışık yanar.
Bir insanın, korkularıyla yüzleşerek yeniden doğduğu bir yolculuğa tanık olun.
