1925 yılının baharında Omaha’da doğan bir çocuk, otuz dokuz yıl sonra Harlem’de uğradığı suikastla hayata veda ettiğinde, ardında yalnızca kısa bir ömür değil; Amerika’nın vicdanına kazınmış bir isyan bırakmıştı. O çocuk, Malcolm Little; yeraltı dünyasında “Detroit Red”; bir ömürlük mücadelede “Malcolm X”; ve sonunda hac yolculuğunun ardından “El-Hac Malik eş-Şahbaz” olarak anılacaktı.
Öfkenin ve Adaletin Sesi, bu isimlerin her birinin ardındaki dönüşümü ve her adımda yeniden doğan bir kimliğin hikâyesini anlatıyor. Yoksullukla, ırkçılıkla ve şiddetle kuşatılmış bir çocukluktan; hapishane hücrelerinin karanlığında yeşeren bir uyanışa; oradan da milyonları peşinden sürükleyen bir liderliğe uzanan serüven, tarihin en çarpıcı biyografilerinden birine dönüşüyor.
Kitap, Nation of Islam kürsülerinden yükselen keskin sözleri, Harlem sokaklarındaki mitingleri, televizyon ekranlarına yansıyan tartışmaları ve Mekke’deki hac yolculuğunda doğan evrensel kardeşlik fikrini sahne sahne gözler önüne seriyor.
Kısaca Malcolm X’in öfkesi, intikamın yanı sıra adaletin, onurun ve eşitliğin ateşini tutuşturuyordu.
1925 yılının baharında Omaha’da doğan bir çocuk, otuz dokuz yıl sonra Harlem’de uğradığı suikastla hayata veda ettiğinde, ardında yalnızca kısa bir ömür değil; Amerika’nın vicdanına kazınmış bir isyan bırakmıştı. O çocuk, Malcolm Little; yeraltı dünyasında “Detroit Red”; bir ömürlük mücadelede “Malcolm X”; ve sonunda hac yolculuğunun ardından “El-Hac Malik eş-Şahbaz” olarak anılacaktı.
Öfkenin ve Adaletin Sesi, bu isimlerin her birinin ardındaki dönüşümü ve her adımda yeniden doğan bir kimliğin hikâyesini anlatıyor. Yoksullukla, ırkçılıkla ve şiddetle kuşatılmış bir çocukluktan; hapishane hücrelerinin karanlığında yeşeren bir uyanışa; oradan da milyonları peşinden sürükleyen bir liderliğe uzanan serüven, tarihin en çarpıcı biyografilerinden birine dönüşüyor.
Kitap, Nation of Islam kürsülerinden yükselen keskin sözleri, Harlem sokaklarındaki mitingleri, televizyon ekranlarına yansıyan tartışmaları ve Mekke’deki hac yolculuğunda doğan evrensel kardeşlik fikrini sahne sahne gözler önüne seriyor.
Kısaca Malcolm X’in öfkesi, intikamın yanı sıra adaletin, onurun ve eşitliğin ateşini tutuşturuyordu.
