Matrix'i Slovenya'da bir sinemada seyrederken, filmin ideal seyircisinin yani bir budalanın yanında oturmak gibi bir daha ele geçmez bir fırsata sahip oldum. Sağımda oturan,yirmili yaşlarının sonunda bir adam filme kendini kaptırmış,''Aman Tanrım, vay be, demek ki gerçeklik merçeklik yok!...'' gibi yüksek sesli nidalarla seyircileri habire rahatsız ediyordu. O kılı kırk yaran felsefi ya da psikanalitik kavramsal ayrımları filmle bağdaştıran sözde sofistike entelektüel okumalardansa böylesi naif kaptırmaları hiç düşünmeden tercih ederim...
Slavoj Zizek
Matrix'i Slovenya'da bir sinemada seyrederken, filmin ideal seyircisinin yani bir budalanın yanında oturmak gibi bir daha ele geçmez bir fırsata sahip oldum. Sağımda oturan,yirmili yaşlarının sonunda bir adam filme kendini kaptırmış,''Aman Tanrım, vay be, demek ki gerçeklik merçeklik yok!...'' gibi yüksek sesli nidalarla seyircileri habire rahatsız ediyordu. O kılı kırk yaran felsefi ya da psikanalitik kavramsal ayrımları filmle bağdaştıran sözde sofistike entelektüel okumalardansa böylesi naif kaptırmaları hiç düşünmeden tercih ederim...
Slavoj Zizek