Mezopotamya, vadedilen cennetin yeryüzündeki yansımasıydı. İnsanların uğruna kan akıttığı, acıyla ve hırslarla beslenen bu topraklarda cennetin aksine sadece hüzün yetişiyordu.
Tigris ve Euphrat nehirlerinin koynunda etrafına ışık saçan Mezopotamya, birçok avı ve avcıyı kendine çekiyordu. Krallıkları yıkan, Tanrı-Kralları deviren, bir köleyi kral yapan kader bile bu topraklarda bazen çaresiz kalıyordu.
Mezopotamya, kölelerin ve kralların yurdu…
Mezopotamya, vadedilen cennetin yeryüzündeki yansımasıydı. İnsanların uğruna kan akıttığı, acıyla ve hırslarla beslenen bu topraklarda cennetin aksine sadece hüzün yetişiyordu.
Tigris ve Euphrat nehirlerinin koynunda etrafına ışık saçan Mezopotamya, birçok avı ve avcıyı kendine çekiyordu. Krallıkları yıkan, Tanrı-Kralları deviren, bir köleyi kral yapan kader bile bu topraklarda bazen çaresiz kalıyordu.
Mezopotamya, kölelerin ve kralların yurdu…