Parkta Gölgeler

Stok Kodu:
9789753444552
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
240
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
110,00TL
88,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 10,76TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789753444552
1135813
Parkta Gölgeler
Parkta Gölgeler
88.00

Engin Günay, 1956 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi’nin Gazetecilik bölümünü bitirdikten sonra uzun süre Alan ve Belge yayınlarında çalıştı, Türkiye Sorunları ve Demokrat Muhalefet dergilerinin sorumlu yazıişleri müdürlüğünü üstlendi. Hakkında açılan basın davalarından dolayı 1993 yılında yurtdışına çıktı ve İsviçre’nin Zürih şehrine yerleşti. Zürih'de Sosyal Danışmanlık öğrenimi gördü, sosyal hizmetlerin çeşitli alanlarında çalıştı, özellikle göçmenler ve göçmen gençliğin sorunları üzerine yoğunlaştı. Anlatı türündeki ilk kitabı; Sürgün’ün Seyir Defteri 2012 yılında Belge Yayınları tarafından yayımlandı.

Parkta Gölgeler, Zürih‘te bir parkta başlayıp işgal evlerine, lüks bir villaya, oradan dünyanın farklı coğrafyalarında geçen çok farklı hayatlara uzanıyor. Ama herşeyden önce dünya üzerinde yerleşik olan düzene, kendilerine dayatılan yaşam biçimine direnen, isyan eden genç insanların hikayesini anlatıyor.

Parktan çıkarlarken bir polis arabası usulca yanaştı. Danny ile Bahar’ı şöyle bir süzüp ilerideki punklara doğru gittiler. Bahar’ın kalbi hop hop atmaya başlamıştı. “Telaşlanma. Onlar burayı sık sık ziyaret ederler. Senin için gelmediler” dedi Danny. Arka caddeden yürürlerken Niederdorf’a girmeden Spiegelgasse’ye saptı Danny. Tam köşedeki binayı göstererek; “Burası Dada Haus imiş bir zamanlar. Lenin birkaç ev ilerideki penceresinden başını uzatır, Dadacılara bağırır çağırırmış çok gürültü ediyorlar diye” dedi Bahar’ın kafasını dağıtmak için. Ama Bahar orada değildi sanki. Danny’nin konuşmaları bir rüyanın devamıymış gibi geliyordu. Rüyanın merkezinde o sahne vardı, dönüp dönüp tekrarlanan sahne. Sarışın hayvanın kafasına bronzdan Shiva’yı fırlattığı, adamın yere düştüğü sahne. Sonra parke zemine yapışmış soluk ve yağlı suratından yayılan, yavaş yavaş büyüyen kan birikintisi.

Engin Günay, 1956 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi’nin Gazetecilik bölümünü bitirdikten sonra uzun süre Alan ve Belge yayınlarında çalıştı, Türkiye Sorunları ve Demokrat Muhalefet dergilerinin sorumlu yazıişleri müdürlüğünü üstlendi. Hakkında açılan basın davalarından dolayı 1993 yılında yurtdışına çıktı ve İsviçre’nin Zürih şehrine yerleşti. Zürih'de Sosyal Danışmanlık öğrenimi gördü, sosyal hizmetlerin çeşitli alanlarında çalıştı, özellikle göçmenler ve göçmen gençliğin sorunları üzerine yoğunlaştı. Anlatı türündeki ilk kitabı; Sürgün’ün Seyir Defteri 2012 yılında Belge Yayınları tarafından yayımlandı.

Parkta Gölgeler, Zürih‘te bir parkta başlayıp işgal evlerine, lüks bir villaya, oradan dünyanın farklı coğrafyalarında geçen çok farklı hayatlara uzanıyor. Ama herşeyden önce dünya üzerinde yerleşik olan düzene, kendilerine dayatılan yaşam biçimine direnen, isyan eden genç insanların hikayesini anlatıyor.

Parktan çıkarlarken bir polis arabası usulca yanaştı. Danny ile Bahar’ı şöyle bir süzüp ilerideki punklara doğru gittiler. Bahar’ın kalbi hop hop atmaya başlamıştı. “Telaşlanma. Onlar burayı sık sık ziyaret ederler. Senin için gelmediler” dedi Danny. Arka caddeden yürürlerken Niederdorf’a girmeden Spiegelgasse’ye saptı Danny. Tam köşedeki binayı göstererek; “Burası Dada Haus imiş bir zamanlar. Lenin birkaç ev ilerideki penceresinden başını uzatır, Dadacılara bağırır çağırırmış çok gürültü ediyorlar diye” dedi Bahar’ın kafasını dağıtmak için. Ama Bahar orada değildi sanki. Danny’nin konuşmaları bir rüyanın devamıymış gibi geliyordu. Rüyanın merkezinde o sahne vardı, dönüp dönüp tekrarlanan sahne. Sarışın hayvanın kafasına bronzdan Shiva’yı fırlattığı, adamın yere düştüğü sahne. Sonra parke zemine yapışmış soluk ve yağlı suratından yayılan, yavaş yavaş büyüyen kan birikintisi.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat