“Kalk ve uyar” emrinin ilk muhatabına, önceleri “el-emîn/güvenilir” denilirken, sonraları neden “el-mecnûn/deli” denildi? Neden önceleri övülürken, sonraları sövüldü? Neden önceleri sevilirken, sonraları dövüldü, hatta hayatına kastedildi?
Bunun bir tek cevabı var: Pasif iyi olmaktan çıkıp, aktif iyi oldu. Pasif iyilerin göz ardı ettikleri bir gerçek var: İyiliğin pasif olduğu her yerde, kötülük kendiliğinden aktif hale geliyor. Bu, kötülüğün tabiatı icabıdır. Kötülük karanlık gibidir. Bizatihi var değildir. Aydınlığın yokluğu halidir. Soruyorum kendi kendime: İyilerin tümünün pasif olduğu bir dünyada, iyilik yaşar mıydı?
Cevabım “asla” oluyor. Zira fıtrat iyi üzerine formatlanmıştır. Hazreti
insan, en iyidir. En iyi bozulunca, en kötü olur. Yatan iyi olmak yetmez.
Zira pasif iyi, iyi değildir. Her pasif iyi, aktif kötünün teşvikçisidir. En
yaman çelişkilerden biri de, pasif iyilerin aktif kötülerden şikâyet etmesidir. Birileri çıkıp, onlara, “Sayenizde beyim” demeli.
“Kalk ve uyar” emrinin ilk muhatabına, önceleri “el-emîn/güvenilir” denilirken, sonraları neden “el-mecnûn/deli” denildi? Neden önceleri övülürken, sonraları sövüldü? Neden önceleri sevilirken, sonraları dövüldü, hatta hayatına kastedildi?
Bunun bir tek cevabı var: Pasif iyi olmaktan çıkıp, aktif iyi oldu. Pasif iyilerin göz ardı ettikleri bir gerçek var: İyiliğin pasif olduğu her yerde, kötülük kendiliğinden aktif hale geliyor. Bu, kötülüğün tabiatı icabıdır. Kötülük karanlık gibidir. Bizatihi var değildir. Aydınlığın yokluğu halidir. Soruyorum kendi kendime: İyilerin tümünün pasif olduğu bir dünyada, iyilik yaşar mıydı?
Cevabım “asla” oluyor. Zira fıtrat iyi üzerine formatlanmıştır. Hazreti
insan, en iyidir. En iyi bozulunca, en kötü olur. Yatan iyi olmak yetmez.
Zira pasif iyi, iyi değildir. Her pasif iyi, aktif kötünün teşvikçisidir. En
yaman çelişkilerden biri de, pasif iyilerin aktif kötülerden şikâyet etmesidir. Birileri çıkıp, onlara, “Sayenizde beyim” demeli.