Romanov’ların Son Evi

Stok Kodu:
9786051117010
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
440
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
The House of Special Purpose
Kategori:
%12 indirimli
22,22TL
19,55TL
9786051117010
962791
Romanov’ların Son Evi
Romanov’ların Son Evi
19.55

Çarlık Rusyası’nın çöküş yıllarından 1980’lere uzanan bir aşkın, bugünde yaşamakta zorlanan bir erkek ile geçmişiyle barışamayan bir kadının öyküsü...Rusya, 1915: Arkadaşının Romanov hanedanının önemli bir üyesine yapacağı suikastı canı pahasına önleyen genç Georgi, ödül olarak Çar II. Nikolay’ın tek oğlu Aleksey’in özel muhafızlığına getirilir.Londra, 1981: Georgi, ölüm döşeğindeki karısı Zoya’nın başucunda otururken, birlikte geçirdikleri koca ömrün bütün dönüm noktalarını bir bir hatırlar: Bir felaketle damgalanmış evlilikleri, sevdiklerinin ölümleri ve asla unutulamayacak sürgün günleri.Romanov’ların Son Evi, yoksul bir kulübeden koparılıp, çökmekte olan bir imparatorluğun kalbine gönderilen bir delikanlının öyküsünü anlatıyor.Başını sallayıp koluma girdi, koğuştan çıkarken, "Eve mi gidiyoruz?" diye sordu. Ev. Bir tuhaf kelime daha. Neredeydi bu ev? Burada Londra’da değildi.Paris’te de değildi. Ev yüzlerce kilometre uzakta, asla dönemeyeceğimiz bir yerdeydi. Evet diyerek ona yalan söylemeyecektim.

Çarlık Rusyası’nın çöküş yıllarından 1980’lere uzanan bir aşkın, bugünde yaşamakta zorlanan bir erkek ile geçmişiyle barışamayan bir kadının öyküsü...Rusya, 1915: Arkadaşının Romanov hanedanının önemli bir üyesine yapacağı suikastı canı pahasına önleyen genç Georgi, ödül olarak Çar II. Nikolay’ın tek oğlu Aleksey’in özel muhafızlığına getirilir.Londra, 1981: Georgi, ölüm döşeğindeki karısı Zoya’nın başucunda otururken, birlikte geçirdikleri koca ömrün bütün dönüm noktalarını bir bir hatırlar: Bir felaketle damgalanmış evlilikleri, sevdiklerinin ölümleri ve asla unutulamayacak sürgün günleri.Romanov’ların Son Evi, yoksul bir kulübeden koparılıp, çökmekte olan bir imparatorluğun kalbine gönderilen bir delikanlının öyküsünü anlatıyor.Başını sallayıp koluma girdi, koğuştan çıkarken, "Eve mi gidiyoruz?" diye sordu. Ev. Bir tuhaf kelime daha. Neredeydi bu ev? Burada Londra’da değildi.Paris’te de değildi. Ev yüzlerce kilometre uzakta, asla dönemeyeceğimiz bir yerdeydi. Evet diyerek ona yalan söylemeyecektim.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat