Rusya’nın Ruhu - Efsane İle Gerçek Arasında

Stok Kodu:
9786254082290
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
286
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2022-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%35 indirimli
180,00TL
117,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 14,30TL
9786254082290
1230281
Rusya’nın Ruhu - Efsane İle Gerçek Arasında
Rusya’nın Ruhu - Efsane İle Gerçek Arasında
117.00

Rusya tarihi, başlangıçtan itibaren aynı zamanda Türk-Rus münasebetleri tarihi olsa da ülkemizde yeterince çalışılan konulardan değildir. Yalnızca Rus arşivlerinin değil, ülkenin kendisinin de uzun yıllar boyunca “kapalı” kalmasının ve Soğuk Savaş döneminde Türkiye’de olumsuz bir Rusya imajının hâkim olmasının da bunda etkisi büyük. Hâlbuki Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kuzey Komşumuz” olarak adlandırdığı Rusya, hangi rejim ve ne kadar zor şartlarda olursa olsun Türkiye ve Türk Dünyası ile ilgili araştırmalarına hiçbir zaman ara vermedi.

Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonra Türkiye’de bu kuzey komşusuna ilgi, -tarih araştırmaları da dâhil olmak üzere- her alanda arttı. Ancak yine de Rusya tarihi daha çok Türk-Rus münasebetleri çerçevesinde ele alınmaya devam edilmektedir. Eski Sovyet coğrafyasında uzun yıllardır görev yapan ve başta Rusça olmak üzere bölge dillerini de bilen tecrübeli diplomat Turhan Dilmaç’ın elinizdeki çalışması, bu bağlamda bir istisnayı ve kendi alanında bir ilki teşkil etmektedir. Zira kitap, Rusya’nın ruhunu ortaya koymaktadır.  
 Rusya’nın Ruhu, başlangıçtan günümüze kadar kesintisiz bir Rusya tarihi değildir. Tek bir çalışma çerçevesinde bunu ortaya koymak da imkânsız. Ancak Rusya’nın Ruhu, Rus tarihinin en önemli olaylarını, en önemli hükümdarlarını ve en önemli savaşlarını kültürel gelişmeler çerçevesinde ele alarak bütün bunların Rus Devleti ve en önemlisi de Rus halkı üzerindeki etkisini ortaya koymakta, okuyucunun Rusların davranış ve alışkanlıklarını anlamasını sağlamaktadır.

19. yüzyıl Rus yazarı Födor Tütçev, Rusya’nın kilometrelerle ölçülemeyeceğini, mantıkla anlaşılamayacağını dile getirse de Rusya’nın Ruhu, Rus tarihinin birçok meselesini kendi içerisinde kronolojik bir anlatımla ortaya koyarak Türk okuyucusunu gerçek bir tarihe sürükleyecek ve bu tarihin süreç içerisinde nasıl algılandığına ve ne şekilde yeniden üretildiğine dair düşündürecektir.

İlyas Kemaloğlu

Rusya tarihi, başlangıçtan itibaren aynı zamanda Türk-Rus münasebetleri tarihi olsa da ülkemizde yeterince çalışılan konulardan değildir. Yalnızca Rus arşivlerinin değil, ülkenin kendisinin de uzun yıllar boyunca “kapalı” kalmasının ve Soğuk Savaş döneminde Türkiye’de olumsuz bir Rusya imajının hâkim olmasının da bunda etkisi büyük. Hâlbuki Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kuzey Komşumuz” olarak adlandırdığı Rusya, hangi rejim ve ne kadar zor şartlarda olursa olsun Türkiye ve Türk Dünyası ile ilgili araştırmalarına hiçbir zaman ara vermedi.

Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonra Türkiye’de bu kuzey komşusuna ilgi, -tarih araştırmaları da dâhil olmak üzere- her alanda arttı. Ancak yine de Rusya tarihi daha çok Türk-Rus münasebetleri çerçevesinde ele alınmaya devam edilmektedir. Eski Sovyet coğrafyasında uzun yıllardır görev yapan ve başta Rusça olmak üzere bölge dillerini de bilen tecrübeli diplomat Turhan Dilmaç’ın elinizdeki çalışması, bu bağlamda bir istisnayı ve kendi alanında bir ilki teşkil etmektedir. Zira kitap, Rusya’nın ruhunu ortaya koymaktadır.  
 Rusya’nın Ruhu, başlangıçtan günümüze kadar kesintisiz bir Rusya tarihi değildir. Tek bir çalışma çerçevesinde bunu ortaya koymak da imkânsız. Ancak Rusya’nın Ruhu, Rus tarihinin en önemli olaylarını, en önemli hükümdarlarını ve en önemli savaşlarını kültürel gelişmeler çerçevesinde ele alarak bütün bunların Rus Devleti ve en önemlisi de Rus halkı üzerindeki etkisini ortaya koymakta, okuyucunun Rusların davranış ve alışkanlıklarını anlamasını sağlamaktadır.

19. yüzyıl Rus yazarı Födor Tütçev, Rusya’nın kilometrelerle ölçülemeyeceğini, mantıkla anlaşılamayacağını dile getirse de Rusya’nın Ruhu, Rus tarihinin birçok meselesini kendi içerisinde kronolojik bir anlatımla ortaya koyarak Türk okuyucusunu gerçek bir tarihe sürükleyecek ve bu tarihin süreç içerisinde nasıl algılandığına ve ne şekilde yeniden üretildiğine dair düşündürecektir.

İlyas Kemaloğlu

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat