Ağasar vadisi, bugünkü Şalpazarı ve Beşikdüzü ilçelerini içine alan vadi yerleşmesinin adıdır. Ağasar vadisinin Trabzon'un kültür hayatında etkili olması, Çepnilerin bölgeye yerleşmesiyle birlikte başlamıştır. XII. yüzyılda Samsun-Sinop çevresine yerleştirilen Çepniler, kısa süre sonra Trabzon Rum Devleti'nin kontrolünde bulunan doğuya doğru yayılmaya başlamışlardır. Trabzon Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde şehrin doğusu Kıpçaklar, batısı da Çepniler tarafından kuşatılmış durumdaydı. Bu bağlamda Ağasar vadisi hâlâ Çepnilerin merkezi konumunda olup kadim Türk kültürünün yaşatıldığı önemli bir yerleşim yeri olarak günümüzde de aynı özelliğini korumaktadır.
1571'de Karye-i Kireç, nâm-ı diğer Kal'acık adıyla bir köy olarak kurulan ve II. Meşrutiyet döneminde, 1914 yılında Vakfıkebir ilçesine bağlı bir nahiyeye dönüştürülen Şalpazarı'nın nahiye statüsü 1926 yılında lağvedilmiştir.
Daha sonra yeniden nahiye haline getirilen Şalpazarı, 1987 yılında ilçe olmuştur.
Anadolu'da Türkmen kültürünün her yönüyle yaşatıldığı Şalpazarı, dilinden müziğine, inanışlarından giyim-kuşamına, yayla şenliklerinden gastronomi kültürüne kadar Trabzon'un diğer ilçelerinden farklılık arz etmektedir.
Bağrında barındırdığı özgün değerleriyle son yıllara kadar saklı kalmış olan Şalpazarı, ancak son yıllarda keşfedilmeye başlanmıştır. Nüfusunun önemli bir kısmını ya temelli, ya da gurbetçi olarak uzak diyarlara göndermek zorunda kalmış, bu nedenle de sahip olduğu değerleri yeterince tanıtma imkanı bulamamıştır. Bununla birlikte Şalpazarılılar, doğup büyüdükleri ata topraklarına önemli bir aidiyet duygusuyla bağlıdırlar. Bu durum, yaz aylarında düzenlenen
şenliklere yoğun katılımlardan da anlaşılmaktadır.
Şalpazarı'nın kuruluş aşamasından kültür varlıklarına, coğrafyasından tarihine, kırsal mimarisinden dil varlığına, el sanatlarından sosyal içerikli kurumlarına, madenlerinden turizmine değin oldukça geniş bir yelpazede bilimsel yazılar içeren elinizdeki bu kitap, Şalpazarı ilçesinin sahip olduğu potansiyelin ortaya konulmasına önemli katkı sağlayacaktır.
Ağasar vadisi, bugünkü Şalpazarı ve Beşikdüzü ilçelerini içine alan vadi yerleşmesinin adıdır. Ağasar vadisinin Trabzon'un kültür hayatında etkili olması, Çepnilerin bölgeye yerleşmesiyle birlikte başlamıştır. XII. yüzyılda Samsun-Sinop çevresine yerleştirilen Çepniler, kısa süre sonra Trabzon Rum Devleti'nin kontrolünde bulunan doğuya doğru yayılmaya başlamışlardır. Trabzon Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde şehrin doğusu Kıpçaklar, batısı da Çepniler tarafından kuşatılmış durumdaydı. Bu bağlamda Ağasar vadisi hâlâ Çepnilerin merkezi konumunda olup kadim Türk kültürünün yaşatıldığı önemli bir yerleşim yeri olarak günümüzde de aynı özelliğini korumaktadır.
1571'de Karye-i Kireç, nâm-ı diğer Kal'acık adıyla bir köy olarak kurulan ve II. Meşrutiyet döneminde, 1914 yılında Vakfıkebir ilçesine bağlı bir nahiyeye dönüştürülen Şalpazarı'nın nahiye statüsü 1926 yılında lağvedilmiştir.
Daha sonra yeniden nahiye haline getirilen Şalpazarı, 1987 yılında ilçe olmuştur.
Anadolu'da Türkmen kültürünün her yönüyle yaşatıldığı Şalpazarı, dilinden müziğine, inanışlarından giyim-kuşamına, yayla şenliklerinden gastronomi kültürüne kadar Trabzon'un diğer ilçelerinden farklılık arz etmektedir.
Bağrında barındırdığı özgün değerleriyle son yıllara kadar saklı kalmış olan Şalpazarı, ancak son yıllarda keşfedilmeye başlanmıştır. Nüfusunun önemli bir kısmını ya temelli, ya da gurbetçi olarak uzak diyarlara göndermek zorunda kalmış, bu nedenle de sahip olduğu değerleri yeterince tanıtma imkanı bulamamıştır. Bununla birlikte Şalpazarılılar, doğup büyüdükleri ata topraklarına önemli bir aidiyet duygusuyla bağlıdırlar. Bu durum, yaz aylarında düzenlenen
şenliklere yoğun katılımlardan da anlaşılmaktadır.
Şalpazarı'nın kuruluş aşamasından kültür varlıklarına, coğrafyasından tarihine, kırsal mimarisinden dil varlığına, el sanatlarından sosyal içerikli kurumlarına, madenlerinden turizmine değin oldukça geniş bir yelpazede bilimsel yazılar içeren elinizdeki bu kitap, Şalpazarı ilçesinin sahip olduğu potansiyelin ortaya konulmasına önemli katkı sağlayacaktır.