Saltanattan Demokratik Türkiye’ye Rus Bir Diplomatın Gözünden-1922-1923

Stok Kodu:
9786253832797
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
176
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
185,00TL
129,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 15,83TL
9786253832797
1386839
Saltanattan Demokratik Türkiye’ye
Saltanattan Demokratik Türkiye’ye Rus Bir Diplomatın Gözünden-1922-1923
129.50

Georgiy A. Astahov, 20. yüzyıl başlarında Sovyetler Birliği’nin diplomatik kadrolarında görev almış, dikkatli gözlemleri ve keskin kalemiyle tanınan bir diplomattır. 1922–1923 yıllarında Türkiye’de bulunduğu sırada Anadolu’nun direniş günlerine tanıklık etmiş, bu izlenimlerini makaleler hâlinde yayımlamıştır. Onu Türkiye’ye çeken, Batı emperyalizmine karşı verilen özgün mücadelenin dünya devrimci hareketi için taşıdığı önemi kavramış olmasıdır.
1920’lerin Türkiye’si, küllerinden doğan bir ülkeydi. Sakarya’dan Dumlupınar’a uzanan zaferler, Anadolu’nun hem işgalden kurtuluşunu hem de yepyeni bir siyasi ve toplumsal ufka yönelişini simgeliyordu. Ankara’nın tozlu yollarında, tek katlı mütevazı Meclis binasında, saray görkeminin yerini inatçı bir irade ve sade bir kararlılık almıştı. Kadınların toplumsal hayata katılışı, köylünün “toprağın sahibi” ilan edilişi, işçilerin örgütlenme çabaları ve tüccarların yeni ufuklara açılışı, bir milletin yeniden doğuş destanının sahneleriydi. Astahov, bu dönüşümü “sömürgeci ve feodal zincirleri kırarak demokratik bir devlet kurma iradesi” olarak nitelendirmiştir.
Eserimiz Astahov’un o yıllarda kaleme aldığı makalelerin bir araya getirilmiş hâlidir. Eser, kronolojik bir tarih anlatısından ziyade, canlı gözlemler ve öngörülerden oluşmaktadır. Yazarın yorumları sonradan yaşanan gelişmelerle büyük ölçüde doğrulanmış, böylece eser eşsiz bir tarihî tanıklık değerine kavuşmuştur. 

Georgiy A. Astahov, 20. yüzyıl başlarında Sovyetler Birliği’nin diplomatik kadrolarında görev almış, dikkatli gözlemleri ve keskin kalemiyle tanınan bir diplomattır. 1922–1923 yıllarında Türkiye’de bulunduğu sırada Anadolu’nun direniş günlerine tanıklık etmiş, bu izlenimlerini makaleler hâlinde yayımlamıştır. Onu Türkiye’ye çeken, Batı emperyalizmine karşı verilen özgün mücadelenin dünya devrimci hareketi için taşıdığı önemi kavramış olmasıdır.
1920’lerin Türkiye’si, küllerinden doğan bir ülkeydi. Sakarya’dan Dumlupınar’a uzanan zaferler, Anadolu’nun hem işgalden kurtuluşunu hem de yepyeni bir siyasi ve toplumsal ufka yönelişini simgeliyordu. Ankara’nın tozlu yollarında, tek katlı mütevazı Meclis binasında, saray görkeminin yerini inatçı bir irade ve sade bir kararlılık almıştı. Kadınların toplumsal hayata katılışı, köylünün “toprağın sahibi” ilan edilişi, işçilerin örgütlenme çabaları ve tüccarların yeni ufuklara açılışı, bir milletin yeniden doğuş destanının sahneleriydi. Astahov, bu dönüşümü “sömürgeci ve feodal zincirleri kırarak demokratik bir devlet kurma iradesi” olarak nitelendirmiştir.
Eserimiz Astahov’un o yıllarda kaleme aldığı makalelerin bir araya getirilmiş hâlidir. Eser, kronolojik bir tarih anlatısından ziyade, canlı gözlemler ve öngörülerden oluşmaktadır. Yazarın yorumları sonradan yaşanan gelişmelerle büyük ölçüde doğrulanmış, böylece eser eşsiz bir tarihî tanıklık değerine kavuşmuştur. 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat