Tanzimat’ın ardından Edebiyat-ı Cedide akımıyla bireyi ve sanatı ön planda tutan yepyeni bir dönem başlar. Şiirde olduğu kadar düzyazıda da büyük değişimler kendini gösterir, hikâye türü oldukça gelişir. Halit Ziya başta olmak üzere, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit gibi yazarlar hikâye türünün en güzel örneklerini ortaya koyarlar. İşte bu isimler arasında Tevfik Fikret de hemen hemen aynı yıllarda (1894-1899) bazı hikâyeler kaleme almış, ancak sonrasında bütünüyle şiire yönelmiştir.
Büyük şairimizin kimileri yayımlandığı dergilerde kalmış hikâyeleri, ilk kez bu kitapta, günümüz Türkçesi ve orijinal metin olarak bir araya getirildi.
Tanzimat’ın ardından Edebiyat-ı Cedide akımıyla bireyi ve sanatı ön planda tutan yepyeni bir dönem başlar. Şiirde olduğu kadar düzyazıda da büyük değişimler kendini gösterir, hikâye türü oldukça gelişir. Halit Ziya başta olmak üzere, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit gibi yazarlar hikâye türünün en güzel örneklerini ortaya koyarlar. İşte bu isimler arasında Tevfik Fikret de hemen hemen aynı yıllarda (1894-1899) bazı hikâyeler kaleme almış, ancak sonrasında bütünüyle şiire yönelmiştir.
Büyük şairimizin kimileri yayımlandığı dergilerde kalmış hikâyeleri, ilk kez bu kitapta, günümüz Türkçesi ve orijinal metin olarak bir araya getirildi.