Film ve seyirci ilişkisi, dinamik, düşünümsel ve duygusal keşiflerle dolu sonsuz bir yolculuğa benzetilebilir. Sadece filmin ve yıldızlarının kahramanlaşmadığı, bizzat izleyenin, seyir edenin de kahramana dönüşebildiği, sürprizlerle dolu bir deneyimdir. Bu ilişkiyi anlamak, sorgulamak ve yorumlamak amacı ve merakıyla yola çıkan seyirci çalışmaları, filmler ve film izleme deneyimleri ile sınırlı kalmaz, kalamaz. Bunun yanında sinemanın farklı alanlarla olan ortaklığı sonucu, toplumsal ve kültürel olgu, olay ve aktörlerle ilişki içinde sahanın belleğini de toplamaya, anlamaya, sorgulamaya girişir.
Seyir ve seyirci üzerine yazmak geçmiş, şimdi ve gelecek arasında salınan bir düşünme biçimine, ruh haline ve dile sahip olmayı gerektirir. Bu dil, özellikle dijitalleşen ve çoklu mecralara taşınan yeni seyir deneyimlerinin, kültürünün özünü anlamayı, tartışmayı ve yazmayı kolaylaştıracaktır.
Okuyacağınız kitap, seyirci çalışmaları alanında görülen eksiklikler çerçevesinde, bu alandaki bilimsel tartışmaların yanında saha çalışmalarını bir araya getirmeyi amaçlamıştır. Teorik ve pratik alanların buluşmasının önemini ve sağlayacağı olanakları göstermeye çalışmaktadır. Bir yandan da sinemanın özünde insan bilimleri ve sosyal bilimlerle olan bağını kurmaya çabalamaktadır.
Kitap, seyir deneyimleri ve seyirci üzerine farklı meraklardan hareket eden 15 yazıyı bir araya getirmektedir. Yazarlar okuyucuları ile kritik tarihsel durakları ve yaklaşımları, bilimsel tartışmaları, sorular ve yeni soruları, gerçekleştirdikleri saha çalışmalarının bulgularını ve araştırmacının kendisini değiştirip, dönüştüren özgün deneyimlerini paylaşmaktalar.
Film ve seyirci ilişkisi, dinamik, düşünümsel ve duygusal keşiflerle dolu sonsuz bir yolculuğa benzetilebilir. Sadece filmin ve yıldızlarının kahramanlaşmadığı, bizzat izleyenin, seyir edenin de kahramana dönüşebildiği, sürprizlerle dolu bir deneyimdir. Bu ilişkiyi anlamak, sorgulamak ve yorumlamak amacı ve merakıyla yola çıkan seyirci çalışmaları, filmler ve film izleme deneyimleri ile sınırlı kalmaz, kalamaz. Bunun yanında sinemanın farklı alanlarla olan ortaklığı sonucu, toplumsal ve kültürel olgu, olay ve aktörlerle ilişki içinde sahanın belleğini de toplamaya, anlamaya, sorgulamaya girişir.
Seyir ve seyirci üzerine yazmak geçmiş, şimdi ve gelecek arasında salınan bir düşünme biçimine, ruh haline ve dile sahip olmayı gerektirir. Bu dil, özellikle dijitalleşen ve çoklu mecralara taşınan yeni seyir deneyimlerinin, kültürünün özünü anlamayı, tartışmayı ve yazmayı kolaylaştıracaktır.
Okuyacağınız kitap, seyirci çalışmaları alanında görülen eksiklikler çerçevesinde, bu alandaki bilimsel tartışmaların yanında saha çalışmalarını bir araya getirmeyi amaçlamıştır. Teorik ve pratik alanların buluşmasının önemini ve sağlayacağı olanakları göstermeye çalışmaktadır. Bir yandan da sinemanın özünde insan bilimleri ve sosyal bilimlerle olan bağını kurmaya çabalamaktadır.
Kitap, seyir deneyimleri ve seyirci üzerine farklı meraklardan hareket eden 15 yazıyı bir araya getirmektedir. Yazarlar okuyucuları ile kritik tarihsel durakları ve yaklaşımları, bilimsel tartışmaları, sorular ve yeni soruları, gerçekleştirdikleri saha çalışmalarının bulgularını ve araştırmacının kendisini değiştirip, dönüştüren özgün deneyimlerini paylaşmaktalar.