Soğuk Savaş Sonrası Sistem, Devlet ve Tarih

Stok Kodu:
9786257294805
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
438
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%15 indirimli
291,00TL
247,35TL
9786257294805
1257272
Soğuk Savaş Sonrası
Soğuk Savaş Sonrası Sistem, Devlet ve Tarih
247.35

Uluslararası ilişkiler açısından 20. yüzyıl, dünya tarihinde iki büyük küresel savaş ve Soğuk Savaşın yaşandığı bir dönem olmuştur. 1946 yılında II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden kısa bir süre sonra dünya, bu kez iki büyük nükleer gücün 1991 yılına kadar devam eden Soğuk Savaş arasında kalacaktır. Elbette her kutup kendi sistemi içinde hegemonyasını kurgularken öteki yaratımlarının ardı arkası kesilmeyecektir. Böylece Soğuk Savaş’ın ilan edilmesi sonrasında uluslararası aktörler ve bireyler, SSCB’nin öncülük ettiği komünist dünya ile Doğu Blok’u ve ABD’nin başı çektiği liberal demokrasiler ile kapitalizmin yer aldığı Batı Blok’u arasında yeni bir düzen içinde var olmaya başlamıştır. Bu yeni hegemonya arayışı ekseninde bireyler ve devletler sistem içinde iki farklı kutbun yarattığı etkiler dünyası içinde varlıklarını sürdürürken, düşman algısı “biz-öteki” olarak kodlanmıştır. Nitekim 9 Kasım 1989 yılında Berlin Duvarı yıkılırken, 20. yüzyılın bilinen kavramları, aktörleri, olayları ve fikirleri de bir anlamda yıkılmıştır. Artık bilinen eski dünyanın iki kutupluluğu yerini, ABD ve Batı’nın hâkim hegemon güç olduğu bir sürece bırakmıştır. Bu noktada SSCB’nin yıkılışı da sistemde şüphesiz en büyük değişimin başlangıcı olmuştur. Batı-Doğu ayrımının ve güç gösterilerinin Doğu ayağı bu süreçte sona ermiştir. 

Çalışma kapsamında Soğuk Savaşsız ve SSCB’nin liderliğinin olmadığı Doğu Bloksuz geçen 30 yıl içinde uluslararası sistemde yaşanan değişimlerin incelenmesi hedeflenmiştir. Amaç sadece bölgesel gelişmelerin incelenmesi değil, aynı zamanda Doğu-Batı ayrımının küresel alandan silinip silinmediğinin, fikri değişimlerin, yeni aktörlerin ya da yeni ötekilerin yaratılıp yaratılmadığının da ortaya konmasıdır. Bu kapsamda çalışmada ele alınan başlıklar, uluslararası aktörlerin öne çıkan örneklerine odaklı olmanın yanı sıra, bireysel ve yönetsel bağlamda da düşünsel ve konjonktürel değişimlerin görünür hale gelmesini hedeflemektedir.

Uluslararası ilişkiler açısından 20. yüzyıl, dünya tarihinde iki büyük küresel savaş ve Soğuk Savaşın yaşandığı bir dönem olmuştur. 1946 yılında II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden kısa bir süre sonra dünya, bu kez iki büyük nükleer gücün 1991 yılına kadar devam eden Soğuk Savaş arasında kalacaktır. Elbette her kutup kendi sistemi içinde hegemonyasını kurgularken öteki yaratımlarının ardı arkası kesilmeyecektir. Böylece Soğuk Savaş’ın ilan edilmesi sonrasında uluslararası aktörler ve bireyler, SSCB’nin öncülük ettiği komünist dünya ile Doğu Blok’u ve ABD’nin başı çektiği liberal demokrasiler ile kapitalizmin yer aldığı Batı Blok’u arasında yeni bir düzen içinde var olmaya başlamıştır. Bu yeni hegemonya arayışı ekseninde bireyler ve devletler sistem içinde iki farklı kutbun yarattığı etkiler dünyası içinde varlıklarını sürdürürken, düşman algısı “biz-öteki” olarak kodlanmıştır. Nitekim 9 Kasım 1989 yılında Berlin Duvarı yıkılırken, 20. yüzyılın bilinen kavramları, aktörleri, olayları ve fikirleri de bir anlamda yıkılmıştır. Artık bilinen eski dünyanın iki kutupluluğu yerini, ABD ve Batı’nın hâkim hegemon güç olduğu bir sürece bırakmıştır. Bu noktada SSCB’nin yıkılışı da sistemde şüphesiz en büyük değişimin başlangıcı olmuştur. Batı-Doğu ayrımının ve güç gösterilerinin Doğu ayağı bu süreçte sona ermiştir. 

Çalışma kapsamında Soğuk Savaşsız ve SSCB’nin liderliğinin olmadığı Doğu Bloksuz geçen 30 yıl içinde uluslararası sistemde yaşanan değişimlerin incelenmesi hedeflenmiştir. Amaç sadece bölgesel gelişmelerin incelenmesi değil, aynı zamanda Doğu-Batı ayrımının küresel alandan silinip silinmediğinin, fikri değişimlerin, yeni aktörlerin ya da yeni ötekilerin yaratılıp yaratılmadığının da ortaya konmasıdır. Bu kapsamda çalışmada ele alınan başlıklar, uluslararası aktörlerin öne çıkan örneklerine odaklı olmanın yanı sıra, bireysel ve yönetsel bağlamda da düşünsel ve konjonktürel değişimlerin görünür hale gelmesini hedeflemektedir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat