Oldukça köklü değişikliklerin yaşandığı bir sürecin sonunda ortaya çıkan ve teknolojik, kültürel, ekonomik ve sosyal alanlarla birlikte, insanın varlığı algılama ve anlamlandırma biçiminde de etkili olan "modernlik", tarihsel olarak 17. yüzyılda Avrupa'da başlayan ve sonrasında hemen hemen bütün yerküre üzerinde etkili olan zihnî, kültürel, ekonomik ve sosyal alanlardaki büyük dönüşüme verilen addır. Batı'nın uzun bir sürecin sonunda vardığı bu modern durumun, Batı dışı toplumlar tarafından, -iç ve dış dinamiklerin de etkisiyle- ithâl edilmesinin öyküsü olan "modernleşme" ve onun bir çeşit ideolojisi denilebilecek "modernizm", insanlığa, onları bilgisizlik, akıldışılık ve geri kalmışlıktan kurtarmayı vaat eden ilerici bir güç olarak sunulmuştur. Bu çalışmanın ilk bölümünde, konunun birtakım ön kabullerden arındırılması amacıyla, ilk önce bir kavram ve gerçeklik olarak "modernlik" ve "modernleşme"yi inceledikten sonra, "Türk modernleşmesi"nin izini sürerek konuya ilişkin görüşlerimizi dile getireceğiz. Osmanlı reformlarından modern Türkiye'nin oluşumuna kadar konuya ilişkin özgün düşünceler ortaya koyduğuna inandığımız bazı düşünce adamlarının yaklaşımlarının da irdelendiği ikinci bölümün ardından, yine modern bir kavram olan sivil toplum, sivil toplum-modernite ilişkisi ve sivil toplumun dünya ve Türkiye'deki tarihî seyriyle birlikte, konuya çeşitli yaklaşımların de ele alındığı üçüncü bölümle çalışmamız sona erecektir.
Oldukça köklü değişikliklerin yaşandığı bir sürecin sonunda ortaya çıkan ve teknolojik, kültürel, ekonomik ve sosyal alanlarla birlikte, insanın varlığı algılama ve anlamlandırma biçiminde de etkili olan "modernlik", tarihsel olarak 17. yüzyılda Avrupa'da başlayan ve sonrasında hemen hemen bütün yerküre üzerinde etkili olan zihnî, kültürel, ekonomik ve sosyal alanlardaki büyük dönüşüme verilen addır. Batı'nın uzun bir sürecin sonunda vardığı bu modern durumun, Batı dışı toplumlar tarafından, -iç ve dış dinamiklerin de etkisiyle- ithâl edilmesinin öyküsü olan "modernleşme" ve onun bir çeşit ideolojisi denilebilecek "modernizm", insanlığa, onları bilgisizlik, akıldışılık ve geri kalmışlıktan kurtarmayı vaat eden ilerici bir güç olarak sunulmuştur. Bu çalışmanın ilk bölümünde, konunun birtakım ön kabullerden arındırılması amacıyla, ilk önce bir kavram ve gerçeklik olarak "modernlik" ve "modernleşme"yi inceledikten sonra, "Türk modernleşmesi"nin izini sürerek konuya ilişkin görüşlerimizi dile getireceğiz. Osmanlı reformlarından modern Türkiye'nin oluşumuna kadar konuya ilişkin özgün düşünceler ortaya koyduğuna inandığımız bazı düşünce adamlarının yaklaşımlarının da irdelendiği ikinci bölümün ardından, yine modern bir kavram olan sivil toplum, sivil toplum-modernite ilişkisi ve sivil toplumun dünya ve Türkiye'deki tarihî seyriyle birlikte, konuya çeşitli yaklaşımların de ele alındığı üçüncü bölümle çalışmamız sona erecektir.