Klasik yaklaşımın öne sürdüğü Miktar Teorisi'ne göre para politikasının etkileyeceği tek değişken fiyatlar genel düzeyidir. Say Yasası'nın geçerli kabul edildiği bir ekonomide para sadece mübadele aracıdır. Keynes Genel Teori'de Klasik iktisatçıları parasal, gelişmiş ekonomileri değil; basit mübadele ekonomisi koşullarını dikkate almakla eleştirmiştir. Paranın öneminin esasen bugün ile belirsiz gelecek arasında bağ kurduğunu belirten Keynes'e göre, finansal piyasaların gelişmiş olduğu ekonomilerde parasal kesim ile reel kesim birbirinden ayrı değil, karşılıklı etkileşim içinde bulunmakta; durgunluk veya kriz dönemlerinde para arzında meydana gelen bir artış fiyatları etkilememekte, efektif talep ile birlikte istihdamı artırmaktadır. Monetarist yaklaşımda para miktarı ile enflasyon arasındaki ilişki tekrar ön plana çıkmış ve enflasyonun parasal bir olgu olduğu önemle vurgulanmıştır. Monetarist yaklaşımla birlikte fiyat istikrarının sağlanması merkez bankaları açısından önem kazanmaya başlamış ve zamanla temel hedef olarak kabul edilmiştir. Finansal serbestleşme sürecinin başlaması ve uluslararası sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla birlikte ise merkez bankalarının para politikası uygulamaları kur politikasına da bağlı hale gelmiştir. Para, merkez bankacılığı, kur sistemlerine ilişkin kuramsal yazıların yer aldığı bu çalışmada esas olarak Türkiye'de tarihsel süreç içerisinde para ve kur politikası uygulamaları incelenmekte ve bu uygulamaların sonuçları tartışılmaktadır.
Klasik yaklaşımın öne sürdüğü Miktar Teorisi'ne göre para politikasının etkileyeceği tek değişken fiyatlar genel düzeyidir. Say Yasası'nın geçerli kabul edildiği bir ekonomide para sadece mübadele aracıdır. Keynes Genel Teori'de Klasik iktisatçıları parasal, gelişmiş ekonomileri değil; basit mübadele ekonomisi koşullarını dikkate almakla eleştirmiştir. Paranın öneminin esasen bugün ile belirsiz gelecek arasında bağ kurduğunu belirten Keynes'e göre, finansal piyasaların gelişmiş olduğu ekonomilerde parasal kesim ile reel kesim birbirinden ayrı değil, karşılıklı etkileşim içinde bulunmakta; durgunluk veya kriz dönemlerinde para arzında meydana gelen bir artış fiyatları etkilememekte, efektif talep ile birlikte istihdamı artırmaktadır. Monetarist yaklaşımda para miktarı ile enflasyon arasındaki ilişki tekrar ön plana çıkmış ve enflasyonun parasal bir olgu olduğu önemle vurgulanmıştır. Monetarist yaklaşımla birlikte fiyat istikrarının sağlanması merkez bankaları açısından önem kazanmaya başlamış ve zamanla temel hedef olarak kabul edilmiştir. Finansal serbestleşme sürecinin başlaması ve uluslararası sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla birlikte ise merkez bankalarının para politikası uygulamaları kur politikasına da bağlı hale gelmiştir. Para, merkez bankacılığı, kur sistemlerine ilişkin kuramsal yazıların yer aldığı bu çalışmada esas olarak Türkiye'de tarihsel süreç içerisinde para ve kur politikası uygulamaları incelenmekte ve bu uygulamaların sonuçları tartışılmaktadır.