AB'nin sonuna yaklaşımın, hukuki olmaktan uzak olduğu ve daha çok, faydacı bir mantığın hâkim olduğu görülebilmektedir. Öte yandan Türkiye'nin bu konuda ileri sürdüğü iddialarda ve bakış açısında ise "hukuki" dayanak, yeterince kullanılmamıştır. Türkiye'nin AB'ye üye olma hedefinin de bunda etkisi vardır ancak Türkiye, hukuken oldukça sağlam dayanaklara sahip olmasına rağmen, bu avantajını gerektiği gibi kullanmamıştır. Uluslararası ilişkilerde, Kıbrıs gibi konularda iyi bir araç olarak kullanılabilecek olan hukuk, yeterince kullanılmamıştır. AB'ye üye olma hedefinin gerçekçi bir zeminden çıkıp, kara sevdaya tutulmuş bir aşığın ruh hâli gibi "ne olursa olsun, nasıl olursa olsun" mantığına esir olması; Kıbrıs meselesi gibi tarihi, hassas ve son derece önemli konularda, Türkiye'yi bir çıkmazın içine sokmaktadır. Bu durum doğal olarak, Türkiye-AB ilişkilerinde AB'nin, Türk Milleti tarafından bir "sorun" olarak algılanmasına yol açmaktadır. Bu algılamanın, akıllara şu soruyu getirmesi ise gayet doğaldır ve soru(n), acil cevaba muhtaçtır: AB üyeliği, Türk Milleti için gerçekçi ve yerinde bir hedef midir?
AB'nin sonuna yaklaşımın, hukuki olmaktan uzak olduğu ve daha çok, faydacı bir mantığın hâkim olduğu görülebilmektedir. Öte yandan Türkiye'nin bu konuda ileri sürdüğü iddialarda ve bakış açısında ise "hukuki" dayanak, yeterince kullanılmamıştır. Türkiye'nin AB'ye üye olma hedefinin de bunda etkisi vardır ancak Türkiye, hukuken oldukça sağlam dayanaklara sahip olmasına rağmen, bu avantajını gerektiği gibi kullanmamıştır. Uluslararası ilişkilerde, Kıbrıs gibi konularda iyi bir araç olarak kullanılabilecek olan hukuk, yeterince kullanılmamıştır. AB'ye üye olma hedefinin gerçekçi bir zeminden çıkıp, kara sevdaya tutulmuş bir aşığın ruh hâli gibi "ne olursa olsun, nasıl olursa olsun" mantığına esir olması; Kıbrıs meselesi gibi tarihi, hassas ve son derece önemli konularda, Türkiye'yi bir çıkmazın içine sokmaktadır. Bu durum doğal olarak, Türkiye-AB ilişkilerinde AB'nin, Türk Milleti tarafından bir "sorun" olarak algılanmasına yol açmaktadır. Bu algılamanın, akıllara şu soruyu getirmesi ise gayet doğaldır ve soru(n), acil cevaba muhtaçtır: AB üyeliği, Türk Milleti için gerçekçi ve yerinde bir hedef midir?