“Şu kısacık hayatta acaba kaç kişi mutsuzluğunun farkına varıp,beğenmediği hayatından çıkıp gidebiliyor,senelerce sevmeden gittiği iş yerini kolayca terk edebiliyordu?
Bir saniye içerisinde bile bir çok şey değişirken zamanla insanların duygularının da değişebileceğini gözardı edip,neden heyecanını yitirmiş ilişkileri bitiremiyorduk?
Ülkemize hapishaneden kurtulmuş gibi sevinerek gittiğimiz, dönerken de ağladığımız halde neden sevmediğimiz, sevilmediğimiz yerlerde yaşamaya devam ediyorduk?
Ne kadar özgür, güçlü ve devrilmez olduğumuzu söylesek de birlikte yaşadıklarımıza neden bağlanıyor, neden alışıyoruz?
Bu dünyaya yalnız geldiğimizi ve yalnız öleceğimizi bildiğimiz halde, kendi öz benliğimizi yaşamadığımızın farkına varabilmek için ölüm döşeğine düşmemiz mi gerekiyor?”
“Şu kısacık hayatta acaba kaç kişi mutsuzluğunun farkına varıp,beğenmediği hayatından çıkıp gidebiliyor,senelerce sevmeden gittiği iş yerini kolayca terk edebiliyordu?
Bir saniye içerisinde bile bir çok şey değişirken zamanla insanların duygularının da değişebileceğini gözardı edip,neden heyecanını yitirmiş ilişkileri bitiremiyorduk?
Ülkemize hapishaneden kurtulmuş gibi sevinerek gittiğimiz, dönerken de ağladığımız halde neden sevmediğimiz, sevilmediğimiz yerlerde yaşamaya devam ediyorduk?
Ne kadar özgür, güçlü ve devrilmez olduğumuzu söylesek de birlikte yaşadıklarımıza neden bağlanıyor, neden alışıyoruz?
Bu dünyaya yalnız geldiğimizi ve yalnız öleceğimizi bildiğimiz halde, kendi öz benliğimizi yaşamadığımızın farkına varabilmek için ölüm döşeğine düşmemiz mi gerekiyor?”