Bazı anlar vardır; yaşanırken değil, hatırlandığında var olur.
Ve bazı insanlar vardır; onların hayatına tanık olmak, kendi
hayatının sesini duymaktır.
YAŞAMAK’SA, tek bir kadının uyanışlarını değil,
birçok hayatın, birçok zamanın, birçok kalbin iç içe geçmiş en
kıymetli anlarını anlatıyor.
Görünenin ardında kalan, söylenmeyenin kıyısında duran,
bazen bir suskunlukta, bazen bir dokunuşta saklı kalan ne varsa…
Her gece, tanımadığı insanların en kıymetli anlarına rüyalarıyla
dokunan bir kadının,
kendine varışını izliyoruz satırlar arasında.
Sayfalar ilerledikçe, hiçbir şeyin rastlantı olmadığını,
hiçbir hatıranın yalnızca bir başkasına ait olmadığını fark ediyoruz.
Çünkü her tanıklık, aslında kendine açılan bir aynadır.
Bu kitap, bir rüyadan çok daha fazlası:
bir sezgi, bir hatırlayış, bir iç yolculuk.
Ve her yolculuk, tek bir cümlede buluşuyor:
Yaşamak’sa… nedir gerçekten?
Bazı anlar vardır; yaşanırken değil, hatırlandığında var olur.
Ve bazı insanlar vardır; onların hayatına tanık olmak, kendi
hayatının sesini duymaktır.
YAŞAMAK’SA, tek bir kadının uyanışlarını değil,
birçok hayatın, birçok zamanın, birçok kalbin iç içe geçmiş en
kıymetli anlarını anlatıyor.
Görünenin ardında kalan, söylenmeyenin kıyısında duran,
bazen bir suskunlukta, bazen bir dokunuşta saklı kalan ne varsa…
Her gece, tanımadığı insanların en kıymetli anlarına rüyalarıyla
dokunan bir kadının,
kendine varışını izliyoruz satırlar arasında.
Sayfalar ilerledikçe, hiçbir şeyin rastlantı olmadığını,
hiçbir hatıranın yalnızca bir başkasına ait olmadığını fark ediyoruz.
Çünkü her tanıklık, aslında kendine açılan bir aynadır.
Bu kitap, bir rüyadan çok daha fazlası:
bir sezgi, bir hatırlayış, bir iç yolculuk.
Ve her yolculuk, tek bir cümlede buluşuyor:
Yaşamak’sa… nedir gerçekten?
