Yu Hua Seti

Stok Kodu:
3868429890677
Boyut:
12,8 X 19,7
Sayfa Sayısı:
690
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%35 indirimli
750,00TL
487,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 59,58TL
3868429890677
1382049
Yu Hua Seti
Yu Hua Seti
487.50

Üç kitap Yu Hua Seti


Yedinci Gün

Kendi kendine, ormanına geri dönen ağaçlar, nehre karışan bir damla su, sürekli olarak dönen bir toz zerresi gibi hissediyordum. 
Onun yeni gelen siyah saçlı oldukları bir sesin sessizliğe karışması gibi yerinde oturuyordu. Ateşin etrafındaydık. Derin bir ısısızlığın ortasında binlerce sözlü havada uçuşuyordu. Sayısız küçük ve âciz canın kendine özgü hikayeleri bunlar. Onun biri veda ettiği öteki dünyada geri dönmeyi hatırlamayanları yaşamıştı. Hepsi yalnız ve çaresizdi. Burada kendi yasimizi tutmaktaydik, ancak bu zümrüt yeşili şenliklerin etrafinda toplandigimizda, artik hiçbirimiz yalniz da yoktuk çaresizlik de.

Yang Fei'nin doğumu gibi ölümü de hayret verici, olağandışıdır. Öteki dünyanın gözünü açtığında kendisini bir sisin içinde dolaşırken bulur. Yang Fei ölüdür ve henüz yakılmamış, gömülmemiş diğer ölülerle birlikte araftadır. Yedi gün süren bu araf yürüyüşünde kendisinden önce veya sonra ölenlerle karşılaşır. Hem onların hikâyelerini dinler hem de dünyada yaşayabilmek kendi kırk bir yıllık geçmişlerinin izini sürer. 
Ölümden sonra ne oluyorsa ilginç bir yanıt bulunan bu hikayede, ölümün bir sınır gibi ayırdığı iki dünya Yu Hua'nın usta kalemiyle benzersiz bir şekilde iç içe geçmektedir. 
Yedinci Gün, Alper Dayıoğlu'nun aslından çevirisiyle…



Yaşamak

Aile servetini yiyip tükettiği gençlik hayatı, uzun bir hayat ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui. 

Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını yaşarken tanıdık bir yabancıya bakmayan söz etmeye başlar, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu sayede: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatları, kaderin sürprizlerini, yaşam acılarını ve mutluluklarını anlatır. Onun dilinden -daha doğru bir ifadeyle Yu Hua'nın kaleminden- dökülenler, insanlığın durumlarına süt epik bir romana dönüşüm yoluyla. Basit bir anlatım, güçlü bir anlatı doğurur: Sabanın toprakta biriktirdiği, benzer kağıtlar üzerinde satırlar. Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklayanlar. Doğumları ve ölümleri, kopuşlukları ve umutlarıyla...

Yayımlandığı zaman yasaklanmasına rağmen, bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olan okurların her geçen gün değişmesiyle bir “modern klasik”e dönüşen Yaşamak'ı Bahar Kılıç, aslından edilmişti.



Kanını Satan Adam

Zor doğmuştur Xu Sanguan: Babasının çocuğu ölür, annesiyse başka bir adamla evlenip onu terk eder. Dedesi ve amcasının sahip olarak büyüttüğü Xu Sanguan artık şehirdeki ipek fabrikasında çalışan genç bir işçidir. Amcasını ziyaret ettiği bir gün, kanını satmaya giden iki arkadaşının yardımıyla o da kanını satar. Eline geçen parayı sadece aile için harcaması inanmadığı için evlenmeye karar verir. Xu Yulan'la evlenir ve üç oğlu olur. Büyükoğlu Yılla ilgili bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla sarsılır. Kültür Devrimi, kıtlık yılları gibi zor ve baskın olan altüst olan dönemlerde ne zaman başı sıkışsa bir kuyudan su çeker gibi damarlarından kan çekilmiş ve mücadeleden asla vazgeçmeyen Xu Sanguan'ın öyküsü, tüm bunların yanında yaşaması birçok tuhaflığı da barındırır.

Kalbin tek bir atışıyla kanın tüm üreme süreci gibi, Yu Hua da basit ama usta işi cümlelerle yapılan bu olağanüstü öyküde, âdeta insanın ruhunun ve yaşamın kılcal damarlarına ulaşıyor.
Daha önce Yaşamak adlı romanını yayımladığımız Yu Hua'nın en önemli eserlerinden Kanını Şeytan Adam'ı Erdem Kurtuldu aslında gerçekte değişti.

 

 

 

Üç kitap Yu Hua Seti


Yedinci Gün

Kendi kendine, ormanına geri dönen ağaçlar, nehre karışan bir damla su, sürekli olarak dönen bir toz zerresi gibi hissediyordum. 
Onun yeni gelen siyah saçlı oldukları bir sesin sessizliğe karışması gibi yerinde oturuyordu. Ateşin etrafındaydık. Derin bir ısısızlığın ortasında binlerce sözlü havada uçuşuyordu. Sayısız küçük ve âciz canın kendine özgü hikayeleri bunlar. Onun biri veda ettiği öteki dünyada geri dönmeyi hatırlamayanları yaşamıştı. Hepsi yalnız ve çaresizdi. Burada kendi yasimizi tutmaktaydik, ancak bu zümrüt yeşili şenliklerin etrafinda toplandigimizda, artik hiçbirimiz yalniz da yoktuk çaresizlik de.

Yang Fei'nin doğumu gibi ölümü de hayret verici, olağandışıdır. Öteki dünyanın gözünü açtığında kendisini bir sisin içinde dolaşırken bulur. Yang Fei ölüdür ve henüz yakılmamış, gömülmemiş diğer ölülerle birlikte araftadır. Yedi gün süren bu araf yürüyüşünde kendisinden önce veya sonra ölenlerle karşılaşır. Hem onların hikâyelerini dinler hem de dünyada yaşayabilmek kendi kırk bir yıllık geçmişlerinin izini sürer. 
Ölümden sonra ne oluyorsa ilginç bir yanıt bulunan bu hikayede, ölümün bir sınır gibi ayırdığı iki dünya Yu Hua'nın usta kalemiyle benzersiz bir şekilde iç içe geçmektedir. 
Yedinci Gün, Alper Dayıoğlu'nun aslından çevirisiyle…



Yaşamak

Aile servetini yiyip tükettiği gençlik hayatı, uzun bir hayat ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui. 

Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını yaşarken tanıdık bir yabancıya bakmayan söz etmeye başlar, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu sayede: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatları, kaderin sürprizlerini, yaşam acılarını ve mutluluklarını anlatır. Onun dilinden -daha doğru bir ifadeyle Yu Hua'nın kaleminden- dökülenler, insanlığın durumlarına süt epik bir romana dönüşüm yoluyla. Basit bir anlatım, güçlü bir anlatı doğurur: Sabanın toprakta biriktirdiği, benzer kağıtlar üzerinde satırlar. Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklayanlar. Doğumları ve ölümleri, kopuşlukları ve umutlarıyla...

Yayımlandığı zaman yasaklanmasına rağmen, bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olan okurların her geçen gün değişmesiyle bir “modern klasik”e dönüşen Yaşamak'ı Bahar Kılıç, aslından edilmişti.



Kanını Satan Adam

Zor doğmuştur Xu Sanguan: Babasının çocuğu ölür, annesiyse başka bir adamla evlenip onu terk eder. Dedesi ve amcasının sahip olarak büyüttüğü Xu Sanguan artık şehirdeki ipek fabrikasında çalışan genç bir işçidir. Amcasını ziyaret ettiği bir gün, kanını satmaya giden iki arkadaşının yardımıyla o da kanını satar. Eline geçen parayı sadece aile için harcaması inanmadığı için evlenmeye karar verir. Xu Yulan'la evlenir ve üç oğlu olur. Büyükoğlu Yılla ilgili bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla sarsılır. Kültür Devrimi, kıtlık yılları gibi zor ve baskın olan altüst olan dönemlerde ne zaman başı sıkışsa bir kuyudan su çeker gibi damarlarından kan çekilmiş ve mücadeleden asla vazgeçmeyen Xu Sanguan'ın öyküsü, tüm bunların yanında yaşaması birçok tuhaflığı da barındırır.

Kalbin tek bir atışıyla kanın tüm üreme süreci gibi, Yu Hua da basit ama usta işi cümlelerle yapılan bu olağanüstü öyküde, âdeta insanın ruhunun ve yaşamın kılcal damarlarına ulaşıyor.
Daha önce Yaşamak adlı romanını yayımladığımız Yu Hua'nın en önemli eserlerinden Kanını Şeytan Adam'ı Erdem Kurtuldu aslında gerçekte değişti.

 

 

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat