Adana Mavraları

Stok Kodu:
9786258430820
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
300
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2022-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%10 indirimli
275,00TL
247,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 30,25TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786258430820
1238098
Adana Mavraları
Adana Mavraları
247.50

Mavra, su dolaplarının Adana dilindeki söylenişidir. 1900’lü yılların başından Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına kadar, Adana’nın eski fotoğraflarında mavraları görürüz. Onlarca mavra, yüzyıllara meydan okuyan Taşköprü’nün altından akıp giden Seyhan Nehri’nin kıyısında sıralanmıştır. O vakitler nehir sularının akışıyla çark döner, mavra denilen bu su dolapları şehre su verirdi. Bazen mavralar at veya eşek yardımı ile ya da insan gücüyle döndürülürdü. O günlerde şehir suyu olmadığı için Adana halkı tulumba veya nehir suyu kullanırdı. Nehir kenarlarındaki bahçeler ve şeker kamışı tarlaları mavralarla sulanırdı. Evlerin bahçelerinde küçük bir bahçe mavrası bulunurdu. Bu mavralarla su, kuyulara dökülür, kuyulardan da çekilerek bahçelere verilirdi. Geceleri mavraların çıkardığı gıcırtı, nehrin etrafındaki mahallelere bazen tatlı bir ninni gibi bazen de rahatsız edercesine bir gürültü ile yayılırdı. Mavranın mil yatağına, bir miktar kömür konularak gıcırtı çıkarması, böylece düzeneği kuran kişinin istirahate çekildiğinde mavranın dönüp dönmediğini duyması sağlanıyordu. Kulakları okşayan mavraların çıkardığı bu ses, zaman içinde bir Adana deyimine dönüştü. Boş konuşmalara, gevezelik yapmaya, lakırtı yapmaya ve yeri geldiği zaman insanların olayları abartarak anlattığı hikaye ve laflara “Adana Mavrası” denildi.

Mavra, su dolaplarının Adana dilindeki söylenişidir. 1900’lü yılların başından Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına kadar, Adana’nın eski fotoğraflarında mavraları görürüz. Onlarca mavra, yüzyıllara meydan okuyan Taşköprü’nün altından akıp giden Seyhan Nehri’nin kıyısında sıralanmıştır. O vakitler nehir sularının akışıyla çark döner, mavra denilen bu su dolapları şehre su verirdi. Bazen mavralar at veya eşek yardımı ile ya da insan gücüyle döndürülürdü. O günlerde şehir suyu olmadığı için Adana halkı tulumba veya nehir suyu kullanırdı. Nehir kenarlarındaki bahçeler ve şeker kamışı tarlaları mavralarla sulanırdı. Evlerin bahçelerinde küçük bir bahçe mavrası bulunurdu. Bu mavralarla su, kuyulara dökülür, kuyulardan da çekilerek bahçelere verilirdi. Geceleri mavraların çıkardığı gıcırtı, nehrin etrafındaki mahallelere bazen tatlı bir ninni gibi bazen de rahatsız edercesine bir gürültü ile yayılırdı. Mavranın mil yatağına, bir miktar kömür konularak gıcırtı çıkarması, böylece düzeneği kuran kişinin istirahate çekildiğinde mavranın dönüp dönmediğini duyması sağlanıyordu. Kulakları okşayan mavraların çıkardığı bu ses, zaman içinde bir Adana deyimine dönüştü. Boş konuşmalara, gevezelik yapmaya, lakırtı yapmaya ve yeri geldiği zaman insanların olayları abartarak anlattığı hikaye ve laflara “Adana Mavrası” denildi.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat