Bilimkurgu-fantastik, gençlik ve tarih romanları yazarı Dr. İlker Selman şimdi yine karşınızda. Vordonisi roman üçlemesinin TEK CİLTLİK versiyonu olan VORDONİSİ Terk-i Dünya TEK CİLT’te kahramanlar yine tarihte Byzantion, Nova Roma, Konstantinopolis, Stanpoli ve Dersaadet isimleri verilen İSTANBUL.
Tekneleriyle Heybeliada’ya dönen sekiz arkadaş geceye keyifli başlamıştı. Her şey Kaşık Adası önüne geldiklerinde yaşandı. Kendilerini bir anda XI. yüzyılın başlarında, Kiev Kinezliği ile Bizans İmparatorluğu arasındaki soğuk savaşın içinde bulan gençleri ürpertici bir sürpriz daha bekliyordu. Batık ada olarak bilinen VORDONİSİ ADASI batmamış, büyük İstanbul depremi henüz yaşanmamıştı…
“Murat gruptan ayrılarak ileri doğru yürüdü. Üzüm bağlarında çalışan beyaz tunikli manastır görevlileri, ona spor yapan Deniz Lisesi öğrencilerini anımsattı. Efsane lisenin Çam Limanı’na bakan tepe ucuna geldiğinde, muhteşem güzellik karşısında gözlerinin dolmasını engelleyemedi. O tepeden defalarca izlediği koy, onu çocukluk yıllarına götürdü. Bin yıl sonra yaşanacak olan o güzel günler sanki dün gibi gözlerinin önünden akıp geçti.”
Bilimkurgu-fantastik, gençlik ve tarih romanları yazarı Dr. İlker Selman şimdi yine karşınızda. Vordonisi roman üçlemesinin TEK CİLTLİK versiyonu olan VORDONİSİ Terk-i Dünya TEK CİLT’te kahramanlar yine tarihte Byzantion, Nova Roma, Konstantinopolis, Stanpoli ve Dersaadet isimleri verilen İSTANBUL.
Tekneleriyle Heybeliada’ya dönen sekiz arkadaş geceye keyifli başlamıştı. Her şey Kaşık Adası önüne geldiklerinde yaşandı. Kendilerini bir anda XI. yüzyılın başlarında, Kiev Kinezliği ile Bizans İmparatorluğu arasındaki soğuk savaşın içinde bulan gençleri ürpertici bir sürpriz daha bekliyordu. Batık ada olarak bilinen VORDONİSİ ADASI batmamış, büyük İstanbul depremi henüz yaşanmamıştı…
“Murat gruptan ayrılarak ileri doğru yürüdü. Üzüm bağlarında çalışan beyaz tunikli manastır görevlileri, ona spor yapan Deniz Lisesi öğrencilerini anımsattı. Efsane lisenin Çam Limanı’na bakan tepe ucuna geldiğinde, muhteşem güzellik karşısında gözlerinin dolmasını engelleyemedi. O tepeden defalarca izlediği koy, onu çocukluk yıllarına götürdü. Bin yıl sonra yaşanacak olan o güzel günler sanki dün gibi gözlerinin önünden akıp geçti.”
