Ölü Ruhlar Şehrinde Son Tango

Stok Kodu:
9786256758247
Boyut:
13.5x21.5
Sayfa Sayısı:
366
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%22 indirimli
272,00TL
212,16TL
Taksitli fiyat: 9 x 25,93TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786256758247
1319473
Ölü Ruhlar Şehrinde Son Tango
Ölü Ruhlar Şehrinde Son Tango
212.16

"Güzel prenses, seni güllerin arasına saklanmış bir yılan sokmuş. Beni ise bugün üzerine insan kisvesi giymiş yılanlar soktu. Bir kere değil, her fırsatta da sok¬maya devam ediyorlar. Galiba buna alıştım, onun için de hayattayım. Hayatta derken belki de silueti, tarihi dokula¬rı ve doğası öldürülen İstanbul gibiyim. Biliyor musun, İstanbul artık feryat figan bile etmiyor, çünkü ruhu da öldürüldü ve benim gibi de yaşayan bir ölü oldu.
Ya sen Kız Kulesi, sen de kavuşamadın sevdiğin Galata'ya. Aranıza boğaz girmiş, benim ise arama Kara¬deniz. Hem hırçındır Karadeniz yol vermez. Zindanda, Sabahattin Ali bile dayanamamış dalgalarının sesine, ya ben nasıl dayanayım? Üstat:
"Dışarıda deli dalgalar, gelir duvarları yalar, beni bu sesler oyalar, aldırma gönül aldır¬ma" demiş ve içini döküp rahatlamış. Ya ben ne yapayım, benim zindanım Sinop'ta değil içimde. Her şeyi de içime attım, çünkü çaresizlikten içime söyler, derdime de dert katarım.
İşte böyle Kız Kulesi. Bilirim, sen boğazın dalgala¬rına dayanırsın ama ben nefessiz kalmışken nasıl daya¬nırım beni boğan derinliklere? Biliyor musun, bazen gaipten de sesler duyarım. Yoksa bu ses, içinde soluksuz kalan prensesin sesi mi?
Yok değil, çünkü ben her cina¬yet gördüğümde bu sesi duyarım. Yine bir ses katıldı derim ölü ruhların sesine. Aslında o kadar çok ses var ki ^^İstanbul'un semalarında, belki de. Şehri bu hale onların ahi getirdi.
Bu da onların şerefine gelsin, dedikten sonra elindeki bira şişesini kafasına, gözlerini de Tarihi Yarıma¬daya dikti...

"Güzel prenses, seni güllerin arasına saklanmış bir yılan sokmuş. Beni ise bugün üzerine insan kisvesi giymiş yılanlar soktu. Bir kere değil, her fırsatta da sok¬maya devam ediyorlar. Galiba buna alıştım, onun için de hayattayım. Hayatta derken belki de silueti, tarihi dokula¬rı ve doğası öldürülen İstanbul gibiyim. Biliyor musun, İstanbul artık feryat figan bile etmiyor, çünkü ruhu da öldürüldü ve benim gibi de yaşayan bir ölü oldu.
Ya sen Kız Kulesi, sen de kavuşamadın sevdiğin Galata'ya. Aranıza boğaz girmiş, benim ise arama Kara¬deniz. Hem hırçındır Karadeniz yol vermez. Zindanda, Sabahattin Ali bile dayanamamış dalgalarının sesine, ya ben nasıl dayanayım? Üstat:
"Dışarıda deli dalgalar, gelir duvarları yalar, beni bu sesler oyalar, aldırma gönül aldır¬ma" demiş ve içini döküp rahatlamış. Ya ben ne yapayım, benim zindanım Sinop'ta değil içimde. Her şeyi de içime attım, çünkü çaresizlikten içime söyler, derdime de dert katarım.
İşte böyle Kız Kulesi. Bilirim, sen boğazın dalgala¬rına dayanırsın ama ben nefessiz kalmışken nasıl daya¬nırım beni boğan derinliklere? Biliyor musun, bazen gaipten de sesler duyarım. Yoksa bu ses, içinde soluksuz kalan prensesin sesi mi?
Yok değil, çünkü ben her cina¬yet gördüğümde bu sesi duyarım. Yine bir ses katıldı derim ölü ruhların sesine. Aslında o kadar çok ses var ki ^^İstanbul'un semalarında, belki de. Şehri bu hale onların ahi getirdi.
Bu da onların şerefine gelsin, dedikten sonra elindeki bira şişesini kafasına, gözlerini de Tarihi Yarıma¬daya dikti...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat